4 Aralık 2008 Perşembe

POLİS BU, KUDRETİNDEN SUAL OLUNMAZ

"Şehir eşkiyalarına" çok mu kızdınız? Bir eğlence mekanına polis kıyafetiyle girip, mekanda terör estiren, herkesin gözü önünde bir kadını saçlarından sürükleyerek arabaya bindiren, tecavüz eden, "işlerini bitirdikten sonra" kadını evine atan "eşkiyalara" kızmamak mümkün mü?

Görüntülerde açıkça görülüyor, dışarıdan başlayarak görevlilere, müzisyenlere, "eğlenenlere" saldırıyor polis elbisesi giyen eşkiyalar, bir kadını saçlarından sürükleyerek götürüyorlar. Mekan sahibinin açıklamasına göre içlerinde gerçek polislerin de bulunduğu büyük bir kalabalık gıkını çıkarmadan olayı sadece seyrediyor. Sonradan da hiç kimse yaşanan bu terörü hiç bir yere şikayet etmiyor, hiç bir yerde anlatmıyor.

Peki bu sessiz kalanlara kızdınız mı?

Ama eğer kızıyorsanız haksızlık ediyorsunuz.

Eğer "şehir eşkiyalarına" kızıyorsanız yaptığınız haksızlık. Yani sorun bir tek üniformaların gerçek olmayışı mı? Sokaktaki vatandaş, memur, işçi, öğrenci, çoluk, yaşlı, kadın, erkek demeden izlediğiniz bu görüntülerden daha vahşi, terörü daha çok andıran copların, gözyaşartıcı bombaların, biber gazlarının ve devlet şiddetinin "gerekli ölçüde" kullanıldığı diğer olaylarda ne kadar kızdıysanız, burada da en fazla o kadar kızma hakkınız var çünkü. Birine kızıp diğerine sessiz kalıyorsanız, yaptığınız çifte standarttan başka birşey değil.

Sessiz kalanlara kızıyorsanız yine haksızsınız. Cesaretiniz varsa siz buyrun! Memleketin her köşesinde herhangi bir 24 saatte benzeri birçok olayla karşılaşmak mümkün. Eğer sessiz kalanlara kızıyorsanız, medeni cesaret sahibi olduğunuzu düşünüyorsanız, haklı ve sorumlu bir yurttaş olduğunuzu düşünüyorsanız, buyrun siz bir kere sesinizi çıkarın, dünyanın kaç bucak olduğunu size öğretsinler!

Bu yazıyı okuyan çoğu insan gibi benim de polis akrabalarım var, aç ve açıkta kalsa dahi onurundan asla ödün vermeyecek yığınla polis tanıdığım var, bütün bir kış gününü soğukta bir kavşakta trafiği yöneterek geçirdiği için ağrı kesici-kas gevşetici yaptığım polis sayısını söyleyemem bile. Evet bu böyle.

Ancak bir gerçek daha var ki, onun da farkındayız çoğumuz, bu memleketin en kokuşmuş, en çürümüş yapısının öznesinin polis olduğunu da çoğumuz düşünürüz. Hırsızlıktan uyuşturucu ticaretine, şehir eşkiyalarından kadın ticaretine kadar çok sayıda organizasyonun polisten habersiz olmayacağına inanırız.

Eğer inen polis jopu bizim kafamıza inmiyorsa, konu ne olursa olsun, olay nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin, devamlı dayağı yiyen suçludur. Bu da başka bir inancımız.

İstanbul'un baş polisi "kimlik sorun" diye buyurmuş. Biz mi, polise mi, hem de kafa tutup kimlik sormak ha? Haşa! Allah kimsenin başına böyle bir dert vermesin! (BD)