27 Mart 2020 Cuma

İTALYA DENEYİMİ: SAĞLIK ÇALIŞANLARININ KORUNMASI İÇİN SON UYARILAR

Çizme’de kıyım: Ölen Hekim sayısı 45

İtalya’da Covid-19 salgınında yaşamını yitiren doktorların sayısı 45’e tırmandı. Meslektaşlarının “cephe hastanelerinde yaşamını yitirmesine artık yeter!” diyen doktorlar, eksikliği gündemde olan profesyonel maskelerin bütün sağlık ekiplerine dağıtılması çağrısında bulundu.

Aile Hekimleri Federasyonu’nun 23 mart tarihli raporunda görev başındaki doktorların 5.200’ünün Covid-19’a pozitif, yaş ortalamasının 49, yüzde 65’inin kadın doktorlar ve hemşireler olduğu vurgulandı. Yaşamını yitiren doktorların yarısının ise genelde cephe hastanelerinde çalışan aile hekimleri olduğu belirtildi.

Covid-19’un çok sayıda ölümlere neden olduğu Bergamo ve Brescia şehirlerinde görev yapan bir grup aile hekimi, Radio Sole 24’e verdikleri bilgide, “İtalyan hükümeti adı geçen her iki şehirde 1.000 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Bu rakamlar, gerçeği yansıtmıyor. Ne yazık ki, her iki şehir ve çevre belediyelerde gerçek ölüm rakamları resmi rakamın yedi katı” diye duyurdu.

İtalya’nın farklı şehirlerinde Covid-19 salgını ile mücadele eden doktorlar, artık “kahraman” diye anılmak istemediklerine vurgu yaparak, riskle yüz yüze gelmemek için temel malzemelerin acilen sağlanmasını istedi. Doktorlar, geçtiğimiz günlerde dağıtılan maskelerin güvenilir olmadığını duyurdu.

İtalya’da Covid-19 krizi nedeniyle çeşitli hastanelerde hastalara yakın çalışan hemşirelerin yüzde 65’inin hastalandığı, bunların yerine alınan yeni mezun hemşirelerin ise hastalanmak ve ölüm korkusuyla çalışmak istemedikleri belirtildi. Deneyimli hekimlere yardımcı olmak için gönderilen yeni mezun doktorların da çalışmaktan çekindiği bildirildi. 

İtalyan hastanelerinde doktor ve hemşirelerin yanı sıra, yemek servisi yapan ve temizlik işleriyle uğraşan personelin de maske, eldiven ve el hijyeni yetersizliğiyle risk grubu içinde yer aldığına dikkat çekildi.

İtalyan doktorlar ve diğer sağlık personelinin yoğun çalışma temposu nedeniyle psikolojik desteğe gerek duyduğu, Milano Cattolica üniversitesinin aşırı yorgunluğa bağlı stres nedeniyle sağlık personelini psikolojik yönden desteklemek için bir projeyi hayata geçirdiği duyuruldu. Bu gergin ortamda geçtiğimiz günlerde iki hemşirenin yaşamına son verdiği de bildirildi.

Almanya’da Covid-19’a bağlı ölümlerin sayıca daha az seyretmesi konusunda Radio Sole 24’ün Almanya muhabiri şu bilgiyi paylaştı: “Almanya, Korona virüsle mücadelede farklı bir yöntem izliyor. Şu ana kadar Covid-19’a pozitif olan ya da olmayan herkese haftada 500 bin adet tanı testi uygulandı.

GHA İtalya/ Aslı Kayabal

23 Mart 2020 Pazartesi

İTALYA'DA SALGINDA ÖLEN HEKİM SAYISI 23'E YÜKSELDİ

İtalya hekim ölümleri 23’e tırmandı

İtalya’da Covid-19 salgınıyla mücadelede yaşamını yitiren doktorların sayısı 23’e tırmandı. Ulusal Doktorlar Federasyonu’ından yapılan açıklamada, Covid-19’a yenik düşen doktorların 11’i aile hekimi. Yaşamını yitiren hekimler listesinde en son Bergamo’da adli tabip olarak görev yapan Rosario Lupi’nin bugün vefat ettiği belirtildi.

Sardunya adasında Covid-19 salgınıyla mücadele eden doktorların yüzde 50’sinin virüs enfeksiyonu nedeniyle tedavi gördüğü, adada hastanelerin çökme noktasında olduğu,  Sassari ve Olbia şehirlerinde 120 doktorun Korona virüs enfeksiyonuna yakalandığı belirtildi.

İtalya’da hekimler, uygulanan burun boğaz testleri konusunda futbolculara öncelik tanındığını, doktorların futbolculardan sonra geldiğini, 23 meslektaşlarını görevleri başında kaybettiklerini vurguluyor. Hekimler ayrımcılığa son verilmesi çağrısında bulundu.

Öte yandan bazı süpermarketlerde, doktorlar, hemşireler ve sağlık sektöründe görevli teknik ekip için öncelikli kulvar sistemi devreye sokularak alışverişte öncelik ve kolaylık sağlama kararı alındı. 

GHA Milano/ Deniz Ateş
gercekhaberajans.blogspot.com

İTALYA: GENEL GREV ÇAĞRISI

İtalya'da fabrika işçileri 25 mart günü genel greve gidiyor Covid-19 salgınıyla mücadelede fabrikaların kapatılmasını savunan hükümet genelgesine karşı çıkan İtalya Sanayiciler Derneği üretime devam edilmesini savunuyor. Bunun üzerine metal, tekstil, enerji ve imalat işkollarındaki işçiler “can güvenlikleri” için 25 martta genel greve gitme kararı aldı. İtalya’da Giuseppe Conte başkanlığındaki hükümet, Covid-19 salgınıyla mücadelede “temel gereksinim malzemesi ” üretenler dışındaki bütün fabrikalarda üretime ara verilmesini öngören bir genelge yayımladı. Önceki gün kamuoyuna duyurulan genelgenin sınırları İtalyan Sanayiciler Derneği ile işçi sendikaları arasında tartışma konusu oldu. Genelgeye karşı çıkan Sanayiciler Derneği hükümetçe alınan “fabrika kapatma” kararını "abartılı" bulurken, işçi sendikaları hükümet kararına rağmen üretime devam etmeye zorlanan fabrikalarda 25 Martta 8 saatlik genel greve gideceklerini duyurdu. Cgil, Cisl, Uil gibi sendikaların öncülüğünde planlanan greve metal, tekstil, kimya, enerji ve imalat işkollarında çalışan işçilerin katılması bekleniyor. İşçiler hükümet genelgesine karşın çalışmaya zorlandıklarını belirtiyor. Covid-19’a bağlı ölümlerin 5500’ü aştığına dikkat çeken işçi sendikaları, sağlık ve yaşam güvenceleri için iş bırakacaklarını duyurdu. Brembo (otomotiv), Pirelli, Fincantieri ve FİAT genelgeye uyarak üretimi durdurmasına karşın Nutella’nın üreticisi Ferrero, çokuluslu makarna üreticisi Barilla, ve silah üreticisi bazı fabrikaların üretime devam ettiği bildirildi. Banka memurları da greve gidecek Fabrika işçilerinin yanısıra banka işkolunda çalışan emekçiler de greve gideceklerini duyurdu. Maske, el deterjanı ve eldiven gibi temel malzemeden yoksun çalıştıklarını söyleyen banka emekçileri, birçok meslektaşlarına uygulanan Covid-19 testinin pozitif çıktığına dikkat çekti. İtalya’da hükümetin temel gereksinim malzemesi üretmeyen bütün fabrikalarda üretimin durdurulmasına yönelik imzaladığı genelgeye karşın, İtalyan anayasasına karşı gelerek işçilerin can güvenliğini ve sağlığını çiğneyen Sanayiciler Derneği, ülkede tırmanan ölümler karşısında üç maymunları oynayarak, birçok fabrikada üretimin durmasına karşı çıkıyor. Sanayiciler, hangi fabrikanın yaşamsal açıdan gerekli maddeleri üretip üretmediği konusundaki kararın Valiler tarafından alınmasını savunuyor. GHA Milano/ Deniz Ateş 

16 Mart 2020 Pazartesi

Filonun hızı filodaki en yavaş geminin hızıdır (Martin Eden-Jack London)

Aşağıdaki önemli yazı, toplum ile birey arasındaki ilişkinin niteliğine ve kriz ortamında krizi yaratan etkenle yüzleşme zorunluluğuna işaret ediyor. 

Olağandışı koşullarda eşitlik arayışı
Koronavirüsün etkisiyle yaşananları ve kaçacak bir yerin kalmadığını Ekin Sönmez yazdı.

soL - Ekin Sönmez
Pazar, 15 Mart 2020 22:56

Koronavirüs sağolsun, bütün ayıplarımızı yüzümüze vurdu.

Kaçacak yer kalmadı.

Eğitimi beğenmeyip özel okula kaçmak, sağlığı beğenmeyip özel hastaneye kaçmak, sokakları beğenmeyip AVM’lere kaçmak, İstanbul’u beğenmeyip Datça’ya kaçmak, hatta ülkeyi beğenmeyip Avrupa’ya kaçmak… Hepsinin boşa düştüğü bir yüzleşme sağladı. İrili ufaklı tüm bu ayrıcalıkların kerameti söndü. Şimdi tüm beğenmediklerimiz için, olduğumuz yerde kalıp mücadele vermek zorundayız. Üstelik bunu, kaçabilenler ve kaçamayanlar, birlikte yapmak zorundayız.

Öfkemizi, korkumuzu ırkçı saldırılara dökmek de geçirmeyecek; virüsü kapacaksak muhtemelen en yakınımızdakinden, bize en çok benzeyenden kapacağız. Mecburen korkunun, çaresizliğin üstesinden gelmenin yolu neymiş onu öğreneceğiz.

Zenginlerimiz silahlanıp adalara yerleşedursun, koronavirüs salgını, takım oyununun bildik kuralını hatırlatıyor. Toplumumuzun en cahilimiz kadar bilinçli, en umursamazımız kadar sorumlu, en gevşeğimiz kadar disiplinli olduğunu gösteriyor. Beyaz yakalılar mavi yakalılar kadar güvende, her yere şahsi arabasıyla gidenlerin hayatı toplu taşıma araçlarının içi kadar temiz…

Sigara konusunda benzer uyarılar yapılır. Pasif içiciliğin kanıtlanmış zararları olmasına rağmen, “açık alanda bir şey olmaz”, “benim babam doksan yıl yaşadı bir şey olmadı” lafları uçuşur havada. Evet, toplum olarak meseleye tepkimizin zayıf olmasında, sigaraya ilişkin zararların bir virüs enfeksiyonu kadar hızlı ilerlememesi en önemli sebep. Ama diğer yandan sorumluluk duygusunu hissettiren kurallar, normlar yaygın değil. Aldırış edilmiyor.

Kaynakların çoğu koronavirüsün tüm dünyaya, hava soğudukça güneye, sonra tekrar kuzeye yayılarak devam edeceğine işaret ediyor. Belki bu süre içinde (ayları ve yılları kast ediyorum) ilaç, aşı vb. geliştirme çalışmalarının da sonuç vermesi ile birlikte, örneğin tüberküloz gibi, belli bir düzeye kadar kontrol edilebilen bir enfeksiyon olarak insan hayatında yerini alır. Yani koronavirüs enfeksiyonu insidansının (yeni vaka ortaya çıkma oranının) sıfırlanmasını beklememek gerek. Elimizdeki örnekler yeterince kanıt sunuyor. Kapitalist düzenin tüberküloz karşısında verdiği sınav da 2020 itibariyle oldukça başarısız. Ve böyle olmasının nedeni basilin “başarı”sından çok, toplumsal olarak mücadeleye yatkın olmayışımız. İşsizliğin, olumsuz barınma ve beslenme koşullarının, kötü havanın yaygın olması, basilin evrimleşme hızından ağır basıyor. Kimlerin tüberküloz hastalığını geçirdiğine bakacak olursak, sınıfsal eşitsizliklerin fotoğrafını görüyoruz. Eğer bir şekilde sınırlanması ve bir dengeye gelmesi mümkün olursa, korona için de muhtemelen bir benzeri söz konusu olacak.

Virüs sağolsun, şöyle bir tablo yarattı aslında: Hepimiz birbirimizi düşünmediğimiz sürece, hangimizin başına neyin geleceği belli değil. Ya da tersinden, kendimiz için istediğimizi herkes için istemediğimiz sürece o isteğin bir anlamı yok. Gerekçesi de vicdan ya da özgecilik gibi gelişkin duygular değil, bizzat sağkalım. Yine de bu tabloyu aşacaksak, pusulamız bugüne kadar geliştirdiğimiz kolektif vicdan olacak. Tarihte kolektif vicdanımızın gelişmesine en çok katkıda bulunmuş olanlara bakacağız. Örnek almak için, ve ayakta kalmak için.

Uygarlık eşitlikle gelişecek. Ya da doğa karşısındaki çaresizliğimiz galip gelecek.

Koronavirüs tezleri: Kriz koşullarında politika üzerine

Salgın ve karantina koşulları altındaki İtalya'dan gelen bu haber, sendikaların veya onları beklemesi gerekmeyen sınıf bilinçli işçilerin acil harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor.

Toplu çalışma yürütülen bütün işyerlerinde derhal iş durdurulmalı! Bütün çalışanlara 14 gün ücretli izin verilmeli.

Başta büyük şehirlerin kalabalık semtlerinde olmak üzere olası ağır koronavirüs olgularıyla karşılaşma tehlikesi düşünülerek yoğun bakım ve solunum desteği olanaklarına sahip salgın tedavi merkezleri kurulmalı! (İstanbul dahil büyük illerin hemen bütün ilçelerinde)

Bu merkezlerin kurulması için dağınık verimsiz ve plansız hizmet veren bütün özel sağlık kuruluşları derhal kamulaştırılmalı! Buralardaki hizmet olanakları ve kaynaklar toplumun hizmetine sunulmalı!
Savaşta cephede kurulan sahra hastaneleri gibi hizmet verecek bu merkezlerde virüs taşıyan, ağır hastalanan veya virüsü topluma bulaştırma riski olan herkes karantina altına alınmalı!

Salgın dışında nedenlerle sağlık hizmetine ihtiyacı olacak diğer nüfusa hizmet için, arta kalan özel sağlık kuruluşları kamulaştırılmalı ve bir plan dahilinde buralardan nasıl hizmet alınacağı halka duyurulmalı!

Salgının yaklaşan patlamasına karşı alınacak önlemlere bir savaş tatbikatı, bir sivil savunma harekatı gibi bakılmalı. Karantina, tedavi ve diğer olağanüstü durum sağlık hizmeti işlemleri gönüllü sağlık çalışanlarının katkısıyla, eğitilmiş halk gönüllüleri eliyle yürütülmeli!

Sağlık meslek örgütleri, sendikalar, halktan temsilciler, uygulamadan planlamaya her aşamada sürece dahil edilmeli!

Salgına hızlı ve etkili bir müdahale için birinci koşul, yapılacak uygulamanın kamu için ve kamu eliyle, ihtiyacı olan herkese bedel karşılığı gözetilmeden, eşit ve nitelikli yürütülmesidir. Bunun birinci koşulu ise özel hastane patronu Sağlık Bakanı'nın derhal istifa etmesidir.

Görev ve yetki sahibi olup da gerekli liyakat, eğitim, deneyim, bilgiden yoksun görevliler, cehalet ideolojileriyle şartlanmış makam sahipleri, gözleri özel çıkarlarının hırsıyla körolmuşlar derhal işbaşından uzaklaştırılmalı, çekilmeli, istifa etmelidir.

Hepimizi 1999 Depremi benzeri felaket görüntüleriyle toplum olarak karşı karşıya bırakmamak için, bu uyarıların dikkate alınacağını umuyoruz. Aksi halde toplum ile yönetici sınıf arasındaki bu frekans ayrışması, topluma çok acılı sonuçlarıyla zarar  verir, ama 1300-1900 arasındaki 600 yıllık dünya tarihini inceleyenler yönetici sınıfın ve zihniyetin de bu sonuçlardan muaf tutulamayacağını görecektir. Hadi hayırlısı!

GHA Yayın Kurulu


15 Mart 2020 Pazar

İtalya'da karantina altında işçi eylemleri

İtalya'da karantina altında işçi eylemleri:
İşçiler fabrikalarda iş bıraktı, protesto gösterileri yapılıyor

Cenazelerin iptal edildiği İtalya’da işçiler iş güvenliği olmadan çalıştırılmaya zorlanıyor. Ülke çapındaki işçi protestosunda işçilerin ortak seslendirdiği istem: “Herkes gibi güvence istiyoruz!”

İtalya, koronavirüs ya da yeni Covid 19 salgını nedeniyle ülke çapında karantinada. Kuzeyde Lombardiya bölgesinde koronavirüsüne bağlı ölümler 1016’yı aştı. Son rakamlara göre, 2214 yeni olgu, 1153 yoğun bakımda yatan hasta, 6650 tedavisi devam eden hasta ve 1258 iyileşen hastadan söz ediliyor.

Milano’nun başkenti olduğu Lombardiya bölgesi ciddi bir salgınla yüz yüze. Milano’da merkezdeki hastaneler, “Cephe Hastanesi” düzeyinde örgütlenerek bir tek korona virüslü hastaları kabul ediyor. Sacco, San Raffaele, Policlinicio di Milano, San Carlo, Niguarda gibi hastanelerin yoğun bakım üniteleri sınıra dayandı. Çevre belediyelerdeki hastaneler ise, korona virüsüne yakalanmayan ama başka hastalıklar nedeniyle tedaviye gerek duyanları kabul ediyor.

Cephe Hastaneleri’nde salgınlar konusunda deneyimli, yoğun bakımda temel hizmetleri verebilecek donanıma sahip doktor ve sağlık personeli görev alıyor. Ancak gece gündüz özverili biçimde çalışan hekimler, hasta sayısının birkaç gün içinde korkulduğu gibi tırmanması durumunda, yoğun bakım biimlerinin yeterli gelmeyeceğini duyurdu. Bu nedenle Wuhan örneğini model alan İtalya, Milano fuarının eski pavyonlarını 600 yatak kapasiteli, yoğun bakım  hizmeti verecek bir hastaneye çevirdi.

Karantina yaşamı İtalyanları eve hapsetti. Sağlık ve pazar alışverişi haricinde dışarıya çıkmak yasak. Giuseppe Conte başkanlığındaki hükümetin bilim insanları ile eşgüdümlü aldığı karantina kararları, virüsün yayılmasını önlemeyi hedefliyor. Ancak karantina paketinde İtalyan hükümeti, fabrikaların ve şirketlerin "güvenlik kurallarını dikkate alarak" çalışabileceklerini duyurdu.

İtalyan moda devi Cuccinelli, Armani, Milano’daki Rinascente mağazası, FİAT üretime ara vermesine karşın, kuzeyden güneye İtalya’da yüzlerce fabrikada işçiler çalıştıırılmaya devam ediliyor. Salgına bağlı tablo gitgide ağırlaşırken 13 Mart gününden beri ülkede birçok fabrikada çalışan işçiler, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı gerekçesiyle çalışmak istemediklerini dile getirdiler. Fabrikaların bahçelerinde düzenlenen kitlesel protestolarda işçiler, maskesiz ve el dezenfektanı olmadan çalışmaya zorlandıklarını, önerildiği üzere bir metre mesafe kuralına uyulmadığını duyurdular. İşçilerin toplu protestosunun ardından başbakan Giuseppe Conte, bugün üretime devam eden bütün fabrikalara virüse karşı hijyenik kit dağıtılacağı sözü verdi.

İtalya genelinde gerçekleşen protestolar, Conte hükümetinin fabrikalarda üretime sınır getirmemesinin ardından alevlendi. Yaşamın bütünüyle durduğu, cenazelerin ve evlilik törenlerinin bile iptal edildiği Milano’da fabrikaların ve bazı şirketlerin çalışanları çalışmaya zorlaması eleştirildi.

Milano yerel yönetimi, hükümete yaptığı çağrıda, virüsün yayılmasını durdurmak için, bütün işyerlerinin ve toplu taşıma araçlarının durdurulması gerektiğini açıkladı. Bilim insanları ve yerel yönetim işbirliğiyle getirilen bu öneriye Conte hükümeti kısmen onay verdi; hükümetin bu kararında, ekonominin duracağı kaygısını dile getiren işveren örgütlerinin baskısının etkili olduğu düşünülüyor.

Birçok fabrikada işçiler, hiçbir koruyucu önlem alınmadan nöbete zorlandıklarını dile getirdi. Kendiliğinden gelişen protestolarda, hem çalışma koşulları eleştiriliyor, hem de hükümetin her alanda yaşamı durdurmasına karşın fabrikalarda ve şirketlerde buna yanaşmamasına tepki gösteriliyor.

Fabrika işçilerinin ortak tepkisi şu: “Herkes gibi biz de güvence istiyoruz!”.

Milano, Mantova, Brescia gibi kuzey İtalya'nın büyük üretim merkezlerinin yanı sıra Umbria’da Terni, Sicilya’da Marghera ve Cenova’da da işçiler çalışmayı reddediyor. Protesto dalgasında işi bırakan ilk grup Milano Cormano’da Maden-İş sendikasına bağlı Bitron işçileri oldu. Radio Popolare’ye konuşan Bitron iş güvenliği sorumlusu Domenico Marra, “Bu ortamda çalışmak çok güç. Herkes birbirinin yüzüne dünya dışı bir yaratık gibi bakıyor” dedi. Otomotiv işkolu için malzeme üreten Bitron, 80 çalışanı olan bir fabrika. Marra korona virüsün başladığı şubat ayından bu yana işçiler için maske, el dezenfektanı ve eldiven istediklerini ama bir sonuç elde edemediklerini söyledi.

Karantina uygulamasında vatandaşlar arasında en az 1 metre mesafe gözetilmesine dikkat çekilmesine karşın, Bitron işçileri iş gereği yakın mesafede ve grup halinde çalıştırılıyor. Marra, “Hijyen kiti gelene kadar mücadelemiz sürecek. Salgının boyutu bizi ürkütüyor” diyor.

Yine Lombardiya’da bir başka önemli üretim merkezi olan Brescia şehrinde de fabrika işçileri iş güvenliği olmadan çalıştırılmaya zorlanıyor. Milano dışındaki birçok hastane gibi Brescia hastanesinde de yoğun bakım biriminde oksijen sağlayan cihazlar ve ventilatör noksanlığı yaşanıyor. Tırmanan salgın nedeniyle bu işçilerin hastalanması durumunda, hastaneler gerekli sağlık hizmetini vermeyi bu aşamada güvence altına alamayacak.

GHA Milano/ Deniz Ateş