18 Nisan 2011 Pazartesi

TSİP 12 HAZİRAN 2011 SEÇİM BİLDİRGESİ

Türkiye 12 Haziran 2011’de kritik bir genel seçimle yüzyüzedir. 28 Şubat askeri darbesi ve 2002 sonrasında hükmü süren AKP gericiliği, 12 Eylül faşizminin restorasyonunu amaçlayan bir dizi adım atmış, tepeden inme kurulan askeri diktatörlüğün halk kitleleri içinde aşağıdan yukarıya yeniden inşasını hedeflemiştir. Emperyalizmin ülke üzerindeki denetimi de bu süreç içinde sağlamlaşmış, büyük güçler ülkenin kaderi, iç ve dış siyaseti, devlet örgütlenmesi, toplumsal ve sınıfsal yapısı üzerinde dilediği gibi at oynatacak konuma gelmiştir. 12 Haziran 2011 genel seçimleri, 12 Eylül’ün restorasyonu siyasetini izleyenlerin bugüne kadar attığı adımlar için halktan onay elde edilmesini amaçlıyor. Eğer elde edilebilirse, bu onay, 12 Haziran genel seçimleri sonrasında emperyalizmin vesayeti altındaki AKP gericiliğinden ve CHP-MHP muhalefetinden güç alan faşist bir rejimin aşağıdan yukarıya inşasını meşrulaştırmak için kullanılacaktır. 12 Haziran ile açılacak yeni dönemin bütün ön koşulları (devletin gericileşmesi ve anti-demokratik yapılanması, her türlü muhalefetin susturulması ve baskı altına alınması, düzen siyasetinin ve devlet bürokrasisinin, egemen sermaye ve medya zümrelerinin yeni rejim etrafında saf tutması, gericiliğin ve çürümenin ideolojik ve kültürel dayanaklarının toplum içindeki etkinliği) bugünden hazırdır.
Öte yandan 12 Haziran genel seçimleri, oy kullanma ve sayımında her türlü hileye açık, anti-demokratik, eşitsiz, barajlı nitelikleriyle seçmen iradesini çarpıtan  tuhaf bir siyasal oyuna benzemektedir, bu niteliğiyle herhalde serbest seçimler ve demokrasi tarihinde örneği görülmemiş, daha çok bonapartist ve faşist diktatörlük rejimlerinde veya otokratik monarşik rejimlerde rastlanan, “yönetici oligarşik zümreye kitlesel meşruiyet üretme aracı” olarak tasarlanmış ve sahneye konmuş bir siyasal tiyatro girişimidir.
İŞÇİ SINIFI SOSYALİZMİ VE 12 HAZİRAN SEÇİMLERİ
İşçi sınıfı sosyalizmi, seçmenlerin siyasete ilgisinin arttığı, genelleştiği ve yoğunlaştığı her toplumsal olayda olduğu gibi seçimlerde de kendi bağımsız siyasetini savunmayı öngörür. Sosyalist siyaset, siyasallaşmanın arttığı seçim ortamında, kendi görüş ve hedeflerinin propagandasını yapmayı, bu doğrultudaki çalışmalarının içinde örgütlenmeyi amaçlamakla yetinmez, seçimlerde elde edeceği sonuçlarla toplum içindeki sınıflar mücadelesinde kendisinin saf tuttuğu cenahın güçlenmesini gözetir. 
TSİP 12 Haziran genel seçimlerinde emperyalist güçlerin denetimindeki AKP-CHP-MHP cenahına karşı, bütün ilerici, yurtsever, sosyalist, devrimci, cumhuriyetçi güçlerin birliğine dayanan bir cephe ve program seçeneğinin oluşturulmasını savundu. Bu doğrultuda yaptığı çeşitli girişimler karşılıksız kaldı. 12 Haziran 2011 seçimlerinde TKP, ÖDP gibi partilerin kendi adaylarını ve siyasal örgütsel varlıklarını dayattıkları anlaşılıyor. BDP ve kuyruğundaki devrimci-demokratlardan liberallere hatta gerici ve milliyetçi unsurlara kadar uzanan yelpaze de bağımsız adaylar ve hedefleri belirsiz bir programla kendini dayatıyor. Düzen Partisi’nden kopan siyasal kalıntılarla Cumhuriyet Güçbirliği’ni oluşturan İP kendi programındaki kimi olumlu unsurlarla çelişen, askeri ve sivil bürokrasiyi, kentli küçük burjuvaziyi temsil eden, kimisi düpedüz liberal, gerici, milliyetçi adaylarıyla ve melez program hedefleriyle yine bağımsız aday taktiğini izliyor.
TSİP uzun süren örgütsel, siyasal ve ideolojik bir kriz döneminin ardından seçimlere katılabilmek için gerekli yasal örgütlenme koşullarını henüz tamamlayamamış olması nedeniyle, 12 Haziran 2011 seçimlerinde birleşik oy pusulasında parti olarak yer alamıyor. Öte yandan hiçbir yasal engelin, partimizin seçimler dahil her ortamda kendi görüşlerini duyurmak için çalışmasına engel olmadığı, 1982 Anayasa referandumu örneğinden biliniyor. Şu halde işçi sınıfı sosyalizminin ana mihrakı olarak TSİP için sorun öncelikle seçimlerde bağımsız sosyalist siyasetin içeriğini belirlemek, hangi siyasal saptamaların ve hedeflerin halka duyurulacağında netleşmektir. Bu bir kez belirlendiğinde, ikinci sorunumuz, bu siyasetin hangi araçlarla en geniş kitlelere ulaştırılacağı, nasıl bir örgütlenme aracına dönüştürüleceği, kendi cenahımızın güçlenmesi açısından hangi hedeflerin gözetileceği olmalıdır.
TSİP 12 HAZİRAN 2011 SEÇİMLERİNDE NEYİ SAVUNUYOR?
TSİP açısından öncelikli mesele, 12 Eylül faşizminin bu defa aşağıdan yukarıya yeniden inşa edilmesini, restorasyonunu, ideolojik ve siyasal olarak tahkimini engellemektir. Bu hedefin kazanılması, bugün Düzen Partisi’nin öncülüğünde, belirleyiciliğinde sağlanamaz. CHP’nin, DP’nin, MHP’nin, Ordu ve Yargı üst bürokrasisinin büyük ölçüde karşı cenaha katılmasıyla, uyumsuz unsurlarının ise tecrit ve tasfiye edilmesiyle bu konudaki bütün olanak ve olasılıklar tüketilmiştir. Bugün için bölünmüş ve ortak bir programdan yoksun olsa bile, ilerici-yurtsever-sosyalist halk güçlerinden başka Türkiye’de bağımsızlığın, demokrasinin, cumhuriyetin savunulmasının sahibi olmaya aday bir toplumsal güç bu saatten sonra kalmamıştır.
TSİP ulusal iradenin belirlenmesinde hiçbir meşruiyeti kalmamış burjuva seçim oyununun işçi sınıfının, emekçi ve yoksul halk güçlerinin tarihsel ve güncel çıkarlarını yansıtmaktan uzak içyüzünü teşhir etmeyi, seçimlerde emperyalizmin ve işbirlikçilerinin karşısında halk güçlerinin acil demokratik talep ve hedeflerini kitlelere maletmeyi, bu talep ve hedefleri fabrikalara, işçi semtlerine, okullara, kışlalara, meydanlara, nihayet sandıklara yansıtmayı esas alacaktır. Seçmenliği emperyalizmin has işbirlikçisi niteliğine bürünmüş üç yeni düzen partisinin (AKP, CHP ve MHP’nin) şefler zümresine kısıtlayan ve halkı bu şeflerin tercihlerine onay vermeye zorlayan, bu yeni düzen partilerini hazine bütçesinden aktarılan trilyonlarca liralık fonlarla destekleyen, oy kullanımını ve sayımını hileli kurgularla yöneten, %10 seçim barajıyla ve son olarak bağımsız adaylık taktiği izleyenleri binlerce liralık mali barajla engellemeye dayanan ulus iradesini çarpıtma yöntemleriyle, işçi sınıfını ve yoksul halk güçlerini temsil eden siyasal partilerin ve adayların seçim sürecine katılım ve politik faaliyet haklarını baskı altına alan yasal ve yasal olmayan baskı ve uygulamalarla anti-demokratik bir seçim oyunuyla yüzyüzeyiz. Bu oyunu bozacağız!
TSİP 12 Haziran 2011 seçimlerine aday gösterme ve katılma hakkı engellenmesine rağmen katılacaktır! Yasal ve yasal olmayan hiçbir engelleme, işçi sınıfı sosyalizminin ve halk güçlerinin iradesini, talep ve hedeflerini fabrikalarda, tarlalarda, meydanlarda yankılandırmamızı, sandığa yansıtmamızı engelleyemez!
TSİP bu amaçla, seçimlerde bütün emekçileri, yoksulları, halk güçlerini acil demokratik talep ve hedeflerini içeren seslerini yükseltmeye ve sözlerini yaygınlaştırmaya çağırmaktadır!
TSİP halkımızı sandık başlarında burjuvazinin seçim oyununu bozmaya çağırmaktadır!
Birleşik oy pusulasında temsil edilen düzen partilerinin veya düzenle bağlarını koparamayan muhalefet partilerinin veya muhalif bağımsız adayların arasından seçim yapmak zorunda değiliz!
Bu doğrultuda TSİP işçi sınıfının, yoksul emekçilerin, halk güçlerinin demokratik talep ve hedeflerini içeren oy pusulalarını zarfa koyup sandığa atmaya çağırmaktadır!
Talep ve hedeflerimizi içeren her bir oy pusulasını, işçi sınıfının bağımsız devrimci sözü ve sesi olarak seçim sandıklarına eriştirmeliyiz!
Adalet, özgürlük, ilerleme, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için ileri!
Kahrolsun emperyalizm!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!
Yaşasın sosyalizm!

12 HAZİRAN 2011 SEÇİMLERİNDE
İŞÇİ SINIFININ VE HALK GÜÇLERİNİN
ACİL DEMOKRATİK TALEP VE HEDEFLERİ

Bugün Türkiye’de işçi sınıfının, yoksul emekçilerin, Kürt halkının, bağımsız cumhuriyetin, demokrasinin, adaletin, özgürlüğün baş düşmanı emperyalizmdir. Ülkeyi, halk çocuklarını savaşlara sürükleyen NATO’dan derhal çıkılmalıdır! Emperyalist güçlerle yapılmış bütün askeri anlaşmalar iptal edilmeli, ülkenin bağrındaki ABD üsleri kapatılmalıdır! Emperyalist güçlerin yönlendirmesiyle ülke dışına (son olarak Libya’ya) gönderilmiş bütün askeri güçler derhal geri çekilmelidir! Bütün komşu ülkelerle saldırmazlık ve dostluk antlaşmaları imzalanmalıdır! İsrail ile diplomatik ilişkiler kesilmelidir! ABD ve diğer emperyalist mihraklarla yapılmış bütün gizli anlaşmalar feshedilmeli ve kamuoyuna açıklanmalıdır! Avrupa Birliği’ne üye olma siyaseti terk edilmeli, katılma yönündeki süreç durdurulmalıdır! AB ile imzalanmış Gümrük Birliği ve benzeri anlaşmalar iptal edilmelidir!
Ülkeyi ve halkı yıkıma sürükleyen AKP hükümeti işbaşından uzaklaştırılmalıdır! 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve AKP hükümetleri tarafından işlenmiş bütün siyasal ve ekonomik suçların sorumluları demokratik mahkemelerde yargılanmalı, bu suçlara karışmış bütün politik ve bürokratik yetkililerden hesap sorulmalıdır! Bu amaçla, 1961 Anayasası’nın ve yasalarının 1960’lardan bu yana silsile halinde ihlalinden sorumlu mevcut parlamento, yürürlükteki anayasa ve yasalar feshedilmeli, 1961 Anayasası ve 1965 seçimlerinde yürürlükte olan seçim ve siyasal partiler yasası temelinde düzenlenecek serbest ve demokratik seçimler yoluyla yeni bir Kurucu Meclis oluşturulmalıdır! Her türlü gerici, ırkçı, şeriatçı, faşist, halk düşmanı örgütlenme kapatılmalı, yeniden örgütlenmelerine ve propagandalarına izin verilmemelidir! Polis, Ordu ve devlet bürokrasisi, bağımsız ve demokratik cumhuriyete sadakat temelinde yeniden kurulmalı, bu yeniden kuruluşa ters düşen bütün unsurlar ayıklanmalıdır!
Kürt halkına, emperyalizme karşı halkların birliğine ve kardeşliğine yönelik bir siyasetin parçası olarak kendi geleceğini belirleme hakkı tanınmalıdır! Türkleri, Kürtleri ve diğer etnik veya dinsel kökenden yoksul halk güçlerini birbiriyle çatıştıracak emperyalist tertiplere karşı mücadele edilmelidir! Kürt halkı üzerindeki ulusal baskı ve asimilasyon siyasetine son verilmelidir! Köy koruculuğu kaldırılmalıdır! Kürt illerindeki aşiret ilişkilerine ve gericiliğe karşı mücadele eden halk güçleri desteklenmeli, bölgede tarım, sanayi ve ticaretin devlet işletmeleri ve kooperatifler eliyle kalkındırılması sağlanmalı, ağaların  elindeki topraklar yoksul köylülere bedelsiz dağıtılmalıdır!
Adaletin süratle sağlanabilmesi için mahkemelerin işleyişi demokratikleştirilmelidir! Bütün siyasal tutukluların ve mahkumların serbest bırakılmasını sağlayacak genel bir siyasal af yasası çıkarılmalıdır! İşkence, kötü muamele, ayrımcılık sert cezai yaptırımlara bağlanmalıdır! 12 Mart ürünü DGM’lerin devamı Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılmalıdır!
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını gözeten laiklik ilkesi yeniden yürürlüğe konulmalıdır! Düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğü hayata geçirilmelidir!
Bütün özel medya kuruluşları, radyolar, TV kanalları, internet hizmetleri, gazeteler vs. kamulaştırılmalı, çalışanların ve halkın demokratik denetimine ve yönetimine açılmalıdır!
Bütün çalışanlar ve yurttaşlar, genel bir sosyal güvenlik sisteminin şemsiyesi altında sağlık, işsizlik, emeklilik haklarını kapsayan yasal ve pratik güvencelere kavuşturulmalıdır! Bütün çalışanlara sendikal haklar tanınmalı ve sendikalaşma zorunluluğu yasal güvence altına alınmalıdır! Lokavt, sendikasız çalıştırma, taşeronlaştırma yasaklanmalıdır! İşten çıkartmalar yasaklanmalıdır! İşçi ücretlerine, memur maaşlarına, emeklilik ödemelerine 12 Mart, 12 Eylül ve AKP yıllarında uğranılan kayıpları telafi edecek biçimde hesaplanacak bir artış yasal düzenlemeyle acilen getirilmelidir! Zorunlu tüketim mallarının fiyatları dondurulmalıdır! Çalışma süresi günde 6 saat, haftada 30 saat ile sınırlanmalıdır! Haftada 2 gün, yılda 30 gün ücretli izin hakkı bütün çalışanlara tanınmalıdır!
Bugüne kadar yapılmış bütün özelleştirmeler iptal edilmeli, işkolunda tekel niteliği kazanmış bütün sanayi, ticaret ve finans işletmeleri, dış ticaret, hastaneler, sağlık kuruluşları, okullar, üniversiteler, doğal ve tarihsel SİT alanları, ormanlar, kıyılar, enerji ve su kaynakları, büyük tarımsal işletmeler ve ağa toprakları kamulaştırılmalıdır! Ülke ekonomisi piyasa kurallarının belirleyiciliğinde değil Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılacak merkezi planlama çerçevesinde yönetilmelidir! Stratejik işkollarındaki bütün yabancı sermayeli işletmeler rafineriler, madenler millileştirilmelidir! Bütün dolaylı vergiler KDV, ÖTV vs. kaldırılmalıdır!
Bütün sağlık kuruluşları kamulaştırılmalı, sağlık hizmetleri ihtiyacı olan herkese bedelsiz ve eşit olarak sunulmalıdır!
Çiftçilerin devlete ve bankalara olan bütün borçları iptal edilmelidir! Büyük şehirlerdeki bütün boş konutlar kamulaştırılmalı ve yoksul halkın iskanına açılmalıdır! Devletin bütün iç ve dış borçları iptal edilmeli ve ödenmeyeceği açıklanmalıdır!
 Seçmen yaşı 16’ya indirilmelidir! 16 yaş altındaki gençlerin ve çocukların çalıştırılması yasaklanmalıdır! Lise eğitimi zorunlu kılınmalıdır! Özel okullar, özel dersaneler, imam-hatip okulları ve özel üniversiteler kapatılmalıdır! Genç kuşakların çok yönlü gelişimini, mesleki bilgi ve beceriler edinmesini, aydınlık zihinli olarak yetişmesini gözeten bedelsiz, çağdaş, demokratik ve laik tek tip bir eğitim sistemi kurulmalıdır! Üniversite giriş sınavları kaldırılmalıdır! Üniversitelerin özerkliği güvence altına alınmalı, ilköğretimden lise ve üniversitelere dek bütün eğitim ve öğretim kurumlarında, çalışanların, öğrencilerin ve velilerin yönetime katılmaları sağlanmalı, YÖK kaldırılmalı, yerine akademik planlamadan sorumlu demokratik bir kurum oluşturulmalıdır!