6 Mayıs 2020 Çarşamba

"Bella Ciao": Direnişin ve direncin aracı olarak her yerde




İtalya'dan bütün dünyaya yayılan sevilen partizan marşı "Bella Ciao" faşizme karşı yürütülen kahramanca savaşımın simgesi oldu on yıllar boyunca. Şimdi Koronavirüs salgınına karşı karantina ve sosyal kısıtlama önlemlerine katlandıkları ve ölümün kol gezdiği günlerde, aynı marşı paylaşan İtalyanlar, "Bella Ciao" ile direnci örgütlemeye devam ediyor her yerde, balkonlarda, evlerinde...

COVID-19 SALGIN SEYİR DEFTERİ İtalya

YÜKSELENLER, YİTİP GİDENLER VE FIRSAT ARAYANLAR KISKACINDA 
İTALYA SALGINDA DENETİM 
VEYA AÇILIM YOLLARINI TARTIŞIYOR
‘Immune’ ve ‘AllertaLom’
18 Nisan 2020 

Covid-19 virüsünden kaynaklanan salgını Nisan ayı ortası itibarıyla tam denetim altına alamayan İtalya’da hükümet ve bölgesel yönetimler, 4 mayıs'ta başlayacak İkinci Evre’de uygulanacak karantinanın boyutlarını ve sınırlarını tartışıyor. Ülkenin ekonomi motoru Lombardiya’da, fabrikaların ve şirketlerin tam zamanlı üretime geçmesi için hükümete baskı yapan Sanayiciler Birliği, virüsün bulaşma değerinin 1’in altına inmesini beklemiyor.

Bilim insanları, Lombardiya’da yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören hasta sayısının azalmasına karşın, Milano ve çevre belediyelerde virüsün yayılmaya devam etmesinden ve ölüm grafiğinin yüksek olmasından ötürü kaygı duyuyor. Lombardiya’da halen virüs nedeniyle “kırmızı bölgelerin” olduğu anımsatılsa da kuzeyin sanayicileri halen yüzde 45’i faaliyete devam eden bütün fabrikaların ve şirketlerin açılmasında ısrarcı.

Ülke karantinanın dördüncü haftasında büyük bir kaos yaşıyor. Her yerel yönetim, başına buyruk kararlar aldığı için salgının boyutu ve gidişatı konusunda kararlı adımlar atılmıyor. 18 Nisan rakamlarıyla doktor ölümlerinin 130’a tırmandığı, huzurevlerinde resmi rakamlara göre 2500, resmi olmayan rakamlara bakılırsa 5 bin yaşlının ölüme terk edildiği Lombardiya bölgesinde, muhalefet partileri Attilio Fontana’nın başkanlığındaki yerel yönetime acilen bir komiser atanmasını talep ediyor.

Salgın haritası için app
İtalyanlar bahar aylarını karantinada geçirirken, Covid-19 salgını kriz masası yöneticisi Domenico Arcuri, Bending Spoons S.p.a şirketinin geliştirdiği “Immuni” (Bağışıklar) uygulaması (App) konusunda anlaşmaya vararak korona virüsün yayılma haritasını çıkaracağını duyurdu.

Contact Tracing uygulaması, Avrupa’da uygulanan PEPP-PT Konsorsiyumunu model alan bir uygulama. 4 mayısta başlayacak II. Evre’de bu uygulama, salgının yayılma haritasını büyük bir hızla çıkaracak. Bending Spoons’un yöneticileri,“özel yaşam”a dair bilgilere sızılmayacağını garantileseler de, Avrupa bütünündeki kontrol amaçlı bu uygulamalar, vatandaşlar arasında kaygı uyandırıyor.

“Immuni” uygulması, şu aşamada zorunlu bir seçim değil, dileyen vatandaşlar bu uygulamayı akıllı telefonlarına indirebilecek. Bu uygulamada ilk sistem, Bluetooth teknolojisiyle takibe alınan vatandaşın iletişimde olduğu kişilerin haritasını çıkarmayı öngörüyor. Yine Bluetooth sayesinde Covid-19 pozitifliği saptanan kişinin ilişkiler ağı, birbirlerine birer metre uzaklıktaki iki kullanıcının akıllı telefonundan hareketle saptanabilecek, böylece virüsün bulaşmış olabileceği temaslı kişilerin belirlenmesi ve karantinaya girmeleri hedefleniyor. Bu uygulamayı indiren vatandaşların telefonlarında o kişinin kimliğini tanıtan anonim kodlardan oluşan bir liste belirecek.

“Immuni” uygulamasının ikinci işlevi, doktorların hastanelerde tuttuğu klinik dosyanın bir benzeri gibi düşünülebilir. Bu dosya cep telefonu kullanıcılarının (cinsiyet, yaş, varsa kronik hastalıkları, kullandıkları ilaçlar) gibi bilgilerine ulaşılmasını sağlayacak. Bu dosya kullanıcılar tarafından her gün genel sağlık durumları ve var ise olası değişiklikler i konusunda eklemelerle güncellenecek.

Covid salgınını teknolojinin desteğiyle denetim altında tutmayı hedefliyor İtalya. Immune uygulaması ilk aşamada birkaç bölgede 'pilot uygulama' biçiminde başlayacak. Salgın komiseri Arcuri, “Vatandaşların kitlesel katılımını bekliyoruz” diyor.

Avrupa Birliği Komisyonuna başkanlık eden Ursula van der Leyen, geçtiğimiz günlerde “Aşı bulunana kadar “olağan” bir yaşam sürmemiz mümkün görünmüyor” diyerek 70 yaş üzeri yaşlıları yıl sonuna kadar evde kalmaya davet etti. İtalya da karantinanın ikinci evresinde 70 yaş üzerindeki yaşlılar ile 18 yaşın altındaki gençlerin yıl sonuna kadar evden çıkmaması için yeni kurallar hazırlığında. Bu tartışmalı seçim, gerek gençler gerekse yaşlılar arasında kaygı utandırıyor.

1968 kuşağı, “Evde ölümü beklemeyeceğiz!”
Covid-19 salgınını yönetmek konusunda aciz kalan, binlerce yaşlıyı ölüme terk eden İtalya’da 1968’i yaşayan 70 yaş kuşağı gazetelere yazdıkları mektuplarda, sürü bağışıklığını savunan AB’yi ve onun kurallarını uygulamayı planlayan İtalya’daki hükümeti eleştirerek, “Evde ölümü beklemeyeceğiz” diyor.

Kim bu Bending Spoons?
“Immune” uygulamasının mimarı, Bending Spoons S.p.a kim? Milano’da gece yaşamıyla tanınan Corso Como’da şehrin ünlü diskoteği Hollywood’la aynı binayı paylaşan bir şirket. Yaratıcı yazılımlar üreten bu teknolojik şirket, 2013’de Danimarka’da 4’ü İtalyan, 1’i Danimarkalı beş genç tarafından kuruldu. Bugün tüm dünyadan 48 kurucu ortağı var. Başlangıçta Start-up ve uygulamalar üreten şirket, bir yıl sonra merkezini İtalya’da Milano’ya taşıdı. Ürün yelpazesi zaman içinde küresel düzeyde tanındı ve başarı kazandı. Evde videolu fizik egzersiz yapmayı sağlayan “30 Days Fitness”, akıllı telefonlarda küçük çapta video montajı sağlayan “Splice” şirketin ürünlerinden bazıları.

Bending Spoons, 4 temmuz 2019’da yaptığı açıklamada, Silvio Berlusconi’nin çocukları Barbara, Eleonora ve Luigi Berlusconi’nin hissedarı olduğu H14’ün şirketin ana sermayedarı olduğunu duyurdu. Berlusconi ailesinin yanı sıra, Lombardiya’da salgının haritasını vatandaşların cep telefonlarıyla çıkarmaya çalışacak olan Bending Spoons’un öteki hissedarları ise Hong Kong’lu Pao/Cheng ailesinin holdingi Nuo Capital ile yüzde yüz Tamburi Investments Partners S.p.A’nin denetimindeki StartTip (dijital teknolojiler).

“Immune”ün Lombardiya’da Covid-19’un yayılım haritasını çıkarabilmesi için vatandaşların yüzde 60’ının bu uygulamayı indirmeyi kabul etmesi gerekli. Salgından belini doğrultamayan İtalyanlar, demokrasinin ilkeleri ile örtüşmediği ve birçok konuda özel yaşama müdahale edilmesine yol açabileceği kuşkuları yaratan, ulusal ölçekte bir toplumu denetleme ve izleme sistemi kurmayı hedefleyen bu uygulamaya kabul edecekler mi bilinmiyor.

Immune uygulamasının yanı sıra Milano yerel yönetimi, önceki gün Lombardiya’da ikamet eden bütün vatandaşlara bir mesaj ileterek bu kez “AllertaLom” adlı bir başka uygulamayı indirmeleri çağrısında bulundu. Ailesel çerçevede yaşlıları da gözeterek doldurulması gerekli bu modül de Covid-19’un bölgesel çerçevede haritasını çıkarmayı hedefliyor.

Yerel yönetim, vatandaşların sağlık durumlarıyla ilgili bilgilere ulaşarak salgını ve yayılımını takip etmeyi planlıyor. 1.3 milyon adet hazırlanan broşür için şimdilik 750 bin Lombardiyalı uygulamayı indirdi.

Bu uygulamalar, vatandaşların her hareketini, gittikleri mekanları, iletişim içinde oldukları kişilerle görüşme ve buluşma trafiğini, sağlık sorunlarıyla ilgili her ayrıntıyı büyüteç altında tutacak. Şimdilik bu uygulamaları indirmek zorunlu değil. Açıklanmış görünür gerekçe, “sinsi düşman” Covid-19’un Lombardiya’da izini sürmek!

GHA İtalya/ ADK

19 Nisan 2020 Pazar

COVID-19 SALGIN SEYİR DEFTERİ İtalya

İtalya'da hekim ölümleri 109'a tırmandı

İtalya'da Covid-19 salgınında görevi başında yaşamını yitiren doktorların sayısı 109'a, hemşirelerin sayısı 30'a tırmandı. Salgının ilk günlerinden itibaren ülkede gerek sahra gerekse çevre belediyelerdeki hastanelerde görev yapan doktorların ve hemşirelerin maske, eldiven, doktor önlüğü ve el jeli gibi  temel koruma malzemelerinden yoksun çalıştırıldığı duyuruldu. Bu nedenle Covid-19 virüsüne yakalanan doktorların sayısında önemli bir artış yaşandı.

Ancak ülkede yeterli miktarda tanı test kiti bulunmaması nedeniyle, birçok hastanede Covid-19 belirtileri gösteren sağlık personeline test yapılmadığı bildiriliyor. Covid-19 virüsü pozitif olan doktorlar hastalanıp yaşamını yitirirken, hastanelerde enfeksiyon yayılmaya, başka nedenlerle hastanelere yatırılan hastalara da Covid-19 virüsü bulaşmaya başladı. Aile Hekimleri Federasyonu'ndan yapılan açıklamada hükümetin sağlık personeline maske ve test kiti sağlamamasına tepki gösterilirken, yüzlerce doktorun ölümüne neden olan salgında hükümetin
sorumsuzluğunun bedelini sağlık çalışanlarının ödediği dile getirildi.

Hastanelerin hastalara yanıt veremez duruma geldiği İtalya'da, başka nedenlerle tedavi gören hastalar, virüse pozitif olanların bilinmesine karşın test yapılmadan taburcu ediliyor. Milano şehir merkezi ve çevre belediyelerde Covid-19, yayılmaya devam ederken, doktor ve hemşire ölümlerinin grafiği de yükseliyor.

Milano'nun sahra hastanelerinden biri olan Sacco'da kriz masasını yöneten virolog Massimo Galli, Milano ve çevresinde Covid-19'lu hastaların sayısının resmi verilerin 10 katı olduğunu duyururken, bir başka virolog Ilaria Capua, hükümetin bugüne kadar açıkladığı resmi verilerin gerçekleri yansıtmadığını, aşı geliştirilene kadar sosyal izolasyona devam edilmesi gerektiğini paylaştı. 

GHA/ İtalya (ADK)

COVID-19 SALGIN SEYİR DEFTERİ İtalya

İçişleri Bakanlığı'ndan,
"Sosyal patlama" uyarısı

İtalya İçişleri Bakanı Luciana Lamorgese'nin imzasını taşıyan ve İtalya'da valiliklere iletilen genelgede, Covid-19 salgını nedeniyle ülkede "sosyal patlama" olabileceği, kamu düzenini tehlikeye sokacak protestoların yaşanabileceği uyarısında bulunuldu.

Adnkronos, Ansa, Agcom gibi İtalyan haber ajanslarının geçtiği haberde, bakan Lamorgese, gerek şirketlerin yaşadığı kriz, gerekse iş dünyasındaki çöküntü ve ekonomik güçlükler nedeniyle yaşanabilecek protestolara "örgütlü suç şebekelerinin de sızabileceği" uyarısında bulunuldu. 

İtalya'da salgından olumsuz etkilenen başlıca iş kolları arasında gıda ve tarım üreticileri, sağlık malzemesi üreticileri, turizm-otelcilik ve lokanta işletmecileri yer alıyor.

Öte yandan Bank Italia yönetimi, nakit para sıkıntısının yaşandığı ülkede salgından istifade eden mafya örgütlerinin kredi kurumlarına sızabileceği ve kara para aklamak amacıyla orta ölçekteki şirketlere para aktarabileceğini ileri sürerek, yakından izlenmeleri uyarısında bulundu.

GHA/ İtalya- ADK

15 Nisan 2020 Çarşamba

SÖZÜMONA BAŞARILI SALGIN YÖNETİMİ: İTALYA ÖRNEĞİ

Karantina mı? Fabrikaların yüzde 40’ı çalışıyor…

İtalya, Covid-19 salgınında ikinci aşamaya geçmeyi düşlerken, salgının kontrol altına alınamadığı Lombardiya’da fabrika ve şirketlerin yüzde 40’ında çalışmaya devam ediliyor.
FİOM sendikası yöneticisi Alessandro Pagano, Devlet İstatistik Enstitüsü’nün Mart sonu verilerini dikkate alarak yaptığı açıklamada, Çizme’de toplam 800 bin işyerinin 450 bininde tam zamanlı üretime devam edildiğine vurgu yaptı.

Beretta silah üretiyor

Milano’da yerel yöneticiler, şehir merkezi ve çevre belediyelerde virüsün bulaşma grafiğinin inişe geçmediğini, yoğun bakım ünitelerine yatırılan hasta sayısında bir azalma gözlenmesine karşın kuzeyde Lombardiya’da ölümlerin halen yüksek seyrettiğini aktarıyor. Her fırsatta vatandaşa “evden çıkmayın!” uyarısı yapılsa da, salgının merkezlerinden biri olan Brescia’da, silah üreticisi Beretta, metal iş kolunda üretim yapan Feralpi ve otomotiv sektöründeki Streparava’da neden iş başı yapıldığını hiç kimse tartışmıyor.
Bergamo ve Brescia şehirleri, geçtiğimiz günlerde binlerce ölümle sarsıldı. Hastanelerin çökme noktasına geldiği, doktorların Covid-19’a yakalandığı ve hastalara hizmet veremediği her iki şehirde askeri konvoyların tabut taşıdığını belgeleyen fotoğrafları anımsıyor musunuz? Cenaze törenlerini iptal eden, binlerce cenazeyi gömü için başka kentlere gönderen Bergamo ve Brescia’da, Cisl sendikası yöneticileri sanayinin hiç durmadığını, üretime sürekli devam edildiğini duyurdu.

Yürüyene ceza, işçilerin çalıştırılmasına onay

Paskalya tatilinde vatandaşları dronlarla ve cep telefonlarıyla denetleyen ve izleyen yetkililer, köpeğiyle dolaşanları, evinin yakınında yürüyenleri uyarırken, fabrikalarda üretime devam edilmesi konusunda ses çıkarmıyor.
İtalyan Sanayi Odası, salgının ilk günlerinden bu yana fabrikalarda üretime devam edilmesi için hükumet üzerinde sürekli baskı yaptı, yapmaya da devam ediyor. “Bilim insanları ve doktorların “önce sağlık” uyarısına sanayiciler kulak asmıyor. İtalya’da Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin 20 bin 500’e tırmanması umurlarında değil.
Salgının ilk evresinde Conte hükumetinin genelgesinde “yaşamsal gerekliliği” olan ürünler dışında hiçbir fabrikanın çalışmayacağı vurgulansa da, İtalya’da çok sayıda fabrika ve şirket yöneticisi hükümet genelgesine kulak asmadı.
Sivil Savunma ve Yüksek Sağlık Şurası’nın her akşam basın toplantısında aktardığı rakamlar, virologlara göre, “gerçek rakamları” ifade etmiyor. Sivil Savunma’nın rapor ettiği rakamlar, genelde hastane kayıtlarından geliyor. Bu resmi kayıtlarda görünmeyen ölümler ve olgu sayıları hastane kayıtlarının dışında kalıyor. Yüzlerce yaşlının huzurevlerinde, konutlarda can vermesi, resmi rakamlarda belirtilenin çok daha üzerinde kayıplar yaşandığını yansıtıyor.

“Milano’da gerçek kayıplar açıklananların 5/6 katı”

Milano’nun sahra hastanelerinden Sacco’da görevli virolog Massimo Galli, salgının denetim altına alınamadığını, kayıpların resmi verilerin çok ötesinde olduğunu, gerçek verilerin resmi verilerin Lombardiya’da 10 katı, Milano merkez ve çevre belediyelerde 5/6 katı seyrettiğini duyurdu.
İtalya, günlerdir çok sayıda boğaz sürüntüsüyle tanı testi yapılmasına karşın, Lombardiya bölgesinde salgının neden denetim altına alınamadığını tartışıyor. Ortak korku, salgının ikinci bir evresine geçilmesi, yeni bir salgın dalgasının yaşanması. Virüsün sanki insanla beslenen sinsi bir düşman gibi yayıldığını düşünen bilim insanları ve hekimler, henüz salgının denetim altına alınamadığının altını çizerken, sanayiciler ve büyük işadamları, işyerlerinin açılması için baskı yapmaya devam ediyor.
Bu kör tartışma, İtalya’yı nereye sürükleyecek göreceğiz. İşçi sendikaları, "İşyerlerinin ne zaman açılacağına karar verecek olan Sanayi Odası yetkilileri değildir," dese de 800 bin işyerinin yarıdan fazlasında (450 bininde), özellikle silah üreticisi olanlarda çalışmaya devam edilmesi, halk sağlığını tehlikeye atıyor. Televizyon ekranlarında her gün “Milano ve Lombardiya’dan gelen rakamlar bizi tedirgin ediyor” diyen yetkililer, 21 bine tırmanan ölümler karşısında (bunların 109’u doktorlar!) aciz ve aldırışsız bir tutum sergiliyor.
Her fırsatta “sosyal mesafe” çağrısı yapan, “evde kalın” diyenler, buzdağının küçük bir kısmını görmekte ve göstermekte ısrar ediyor. “Lombardiya’da neden ölümler artıyor?” diye soruyorlar. 450 bin fabrika ve işyerinde işçiler topluca üretime devam ederken, işçiler ve çalışanlar topluca işe gidip gelirken, toplu taşıma araçlarını kullanırken, “sosyal mesafe" ve "evde kal" çağrıları giderek kızgınlık yaratan bir saçmalığa dönüşüyor.
Bu iki yüzlülük değildir de nedir?
GHA/ İtalya- Aslı Kayabal

3 Nisan 2020 Cuma

COVID-19: SALGIN KOŞULLARINDA SINIF MÜCADELESİ

İtalya'da ilk raundu işçiler kazandı

İtalya’da işverenlerin dayatmasıyla salgın hastalık koşullarında üretime devam ettirilen fabrikalar, işçi sendikalarının genel grev çağrısıyla hükümeti anlaşmaya zorlaması sonucunda "kapatıldı". 12 milyon işçinin sağlığını güvence altına alan sendikal girişim, 25 Mart günü gerçekleşmesi planan genel grevi şimdilik askıya alırken, hükümet genelgesi hükümetin çekimserliğine karşı uygulatıldı ve sermayedar sınıfına geri adım attırıldı. 

Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin 7 bini aştığı İtalya’da, üretim faliyetini kısıtlamaya yönelik hükümet genelgesine karşın, fabrikaların yarıya yakınında üretime devam edilmesi, sendikalar ile hükümeti karşı karşıya getirdi. İş güvenliği sağlanmadan işçilerin çalışmak zorunda bırakılmasına tepki gösteren CGIL, CISL, UIL sendikalarının yöneticileri, dün hükümet yetkilileri ile yaptıkları görüşmede, "yaşamsal önemi olmayan malzeme üreten bütün fabrikaların kapatılması" konusunda anlaşmaya vardı.

Böylece 25 mart günü gerçekleşmesi planlanan genel grev durdurulurken, aralarında silah ve cephane, kimyasal ürünler, havacılık, tarım makineleri, lastik, duvar kağıdı, kablo, ofis ile okul malzemeleri, makine bakım, onarım ve enstalasyon merkezleri, kasa, zırhlı kapı, atlıkarınca, uzay ve uçuş araçları, sivil mühendislik, kağıt ve plastik üreticisi fabrikalar salgın denetim altına alınana kadar kapatıldı. Ayrıca çağrı-hizmeti servisleri, iş arama ajansları, pil ve batarya üreticileri, elektrik aküleri, cam kablo, maden ambalaj üreticileri de işçi sendikalarının önerisiyle geçici olarak üretime ara verdi.     

Conte hükümetinin genelgesi “yaşamsal açıdan gerekli malzeme” üretenler dışında bütün fabrikalarda üretime son verilmesini zaten öngörüyordu. Ancak genel  grev çağrısı yapılana kadar fabrika sahiplerinin ve yöneticilerinin baskısı ile fabrikaların yüzde 40’ında üretime devam ediliyordu. Böylece İtalyan işçi sınıfı, genel grev tehdidi yaparak, işçi sınıfının ve halkın sağlığını korumaya yönelik hükümet genelgesini uygulatmayı başardı.

İş güvenliği sağlanmadan işçilerin çalışmak zorunda bırakılmasına tepki gösteren, iş güvencesi, ücret ve sosyal hakların korunması için sosyal fonların temini gibi isteklerini seslendiren işçi sendikaları, hükümet yetkilileri ile 24 saat süren yoğun bir görüşme trafiğinin ardından 12 milyon işçinin yasal koruma altında iş bırakmasını sağlayarak etkili oldu ve büyük sermaye karşısında kendi genelgesine sahip çıkamayan hükümete geri adım arttırdı.

Conte hükümetinin yayınladığı genelge çerçevesinde, yaşamsal gerekliliği olduğu kabul edilen besin, temizlik, ilaç ve ecza, haber ve bilgi için gerekli her türden malzemenin üretimine devam ediliyor. 

CGIL sendikası başkanı Maurizio Landini, "Sendikaların girişimi, önemli bir sonuç elde etti. Gerekli üretim malzemeleri dışında aciliyeti olmayan sektörde çalışmak zorunda bırakılan işçilerin sayısını sınırladık. Görüşmede, yetkililere hangi firmaların üretime devam etmesi hangilerinin ise durması gerektiği konusunda bir liste verdik. Bu aşamada halk sağlığını öne çıkararak, sağlık ve güvenlik açısından bir adım attık” diye yorumda bulundu. 

GHA Milano/ Deniz Ateş (28 Mart 2020)


1 Nisan 2020 Çarşamba

GÜNEY İTALYA’DA AÇLIK: YAĞMA OLAYLARI

İtalya’da hükümet, Covid-19 salgınından kaynaklanan on binlerce ölüm nedeniyle protesto ve eleştirilere hedef olurken, ülkenin yoksul güney bölgelerinde halk açlık nedeniyle marketleri yağmalıyor. Sicilya başkenti Palermo’da önceki gün başgösteren ve güneyin başlıca yoksul bölgelerinde gözlenen “market yağması”, yiyecek alamayan ve açlıkla yüz yüze gelen yoksulların hayatta kalma mücadelesi diye yorumlanıyor.

Palermo’da tanık olunan talan hareketinin sosyal medyada Facebook üzerinden örgütlendiği, “Ulusal Devrim” adıyla hareket eden bir grubun halkı İspanya’daki gibi, dükkanları yağmalamaya ve silahlara sarılmaya çağırdığı belirtildi. Güney İtalya’da yaşanan sosyal karışıklıkların, mafya örgütü Camorra’nın da yoksul nüfus arasına sızmasına ve hükümet karşı ayaklanmalarda rol üstlenmesine neden olduğu öne sürülüyor.

İşsizliğin yüzde 60’a dayandığı güney İtalya’da başgösteren ayaklanmalar, İtalya tarihinde  1628-1944 arasında sosyal eşitsizliklere tepki sonucu yaşanan “ ‘ekmek ayaklanmalarının’* yeni bir dalgasının başlangıcı  olabilir”diye yorumlanıyor.

Halkın yüzde 44’ünün sigortasız ve geçici sözleşmeyle çalıştırıldığı, gençlerin dışarıya göç ettiği, yabancı göçmenlerden oluşan işgücünün özellikle tarım alanlarında kölelik koşullarında çalıştırıldığı, mafyanın bütün işkollarında varlığını hissettirdiği güney İtalya, Covid-19 salgınının yayıldığı ortamda bir sosyal bir patlamayla yüzyüze geliyor.

İtalyan gizli istihbarat servisi de İtalya bütününde sosyal patlamalar beklendiğine vurgu yaparak Conte hükümetini uyardı. Ekonomik küçülme (resesyon) tehlikesiyle yüzyüze gelen, nakit para sıkıntısı yaşayan İtalya, güney bölgelerin belediye başkanlarından gelen istemi dikkate alarak, ilk aşamada işsiz kalan ve geçim sorunu yaşayan ailelere destek için acil bir maddi planı devreye soktu.

Buna göre hükümet, güneydeki yoksul bölgeler için 4,3 milyar avro tutarında bir fon ayıracak. Bu fonun 400 milyon avroluk tutarı geçim ve açlık sıkıntısı çekilen bölgelerin belediye başkanlarına aktarılacak.  Nakit para sıkıntısı yaşayan İtalya’da hükümet, ilk aşamada gönderdiği 200 milyon tutarındaki paket kapsamında, gıda sıkıntısı yaşayan, işini kaybeden ailelere ayda 300 avro maddi destek verilmesini öngörüyor.

Güney İtalya’da sosyal eşitsizlik ve dengesiz gelir dağılımı kuzey bölgelerine oranla daha kötüleşmiş bulunuyor. Güney İtalya’da bireylerin yüzde 13’ü hiçbir gelir kaynağı olmadan aile içinde yaşıyor. İstihdam oranı kuzeyde yüzde 66’larda seyrederken güneyde yüzde 44’le sınırlı kalıyor. İşsizlik gitgide yükselirken sigortasız çalıştırılanlar çoğunluğu oluşturuyor.

Sicilya başkenti Palermo’da baş gösteren ve güneyin başka yoksul bölgelerinde  de gözlenen “dükkan yağması”, yiyecek alamayan ve açlıkla yüzyüze gelen yoksulların hayatta kalma mücadelesi diye yorumlanıyor.

GHA İtalya/ Aslı Kayabal


İTALYA TARİHİNDE 
EKMEK AYAKLANMALARI

İtalya tarihinde açlığa karşı farklı zamanlarda bir çok “ekmek ayaklanması” düzenlendi. Bu ayaklanmalardan ilki, 1628’de yazar Alessandro Manzoni’nin “Nişanlılar” başlıklı kitabında da yazdığı, Milano’daki fırınları hedef alan ayaklanmaydı. 

Fermo’da 1648’de gerçekleşen ikinci ayaklanma, Fermo’dan Roma’ya buğday depolarına taşınmasına yönelik bir protestoydu. 

Tarihe 1791 “Fermo Ayaklanması” diye geçen protesto, ekmek gramajının azaltılmasına ve un fiyatının arttırılmasına karşı gerçekleşti. 1848 yılında Avrupa'da devrimci bir dalga yükseldi, Palermo bu isyan dalgasına "ekmek" talepleriyle katıldı.

Palermo 1848 isyanı
1897-1898 yıllarında İtalya'da yaygın ekmek ayaklanmaları yaşandı. Bu yıllarda, buğday hasadı üçte bir oranında azalmıştı. İthal edilen Amerikan buğdayı ise İspanya-ABD savaşı nedeniyle daha pahalı hale gelmişti. Milano'da ithal buğdayın tonu 225 liradan 330 liraya yüksemişti. Ekmek fiyatlarında yükselişi durdurabilmek için, hükümet  gümrük vergilerini indirmek zorunda kaldı. Gümrük vergisi indirimi  gerekenden az ve geç olmuştu. Ekmek pahalı ve işsizlik yüksek olunca, İtalya'nın güneyinde "iş ve ekmek" isteğinin haykırıldığı sokak gösterileri başladı. Yakın zaman önce  Sicilya bölgesinde başkaldırı ve protestolara tanık olmuş bölgede Bari ve Napoli şehirlerinde isyan bastırıldı, ancak Floransa'da göstericiler bir tam gün boyunca şehre hakim oldu. Gerilim yükselince polisler ateş açtı ve göstericiler arasında ölümler meydana geldi. Bu durum, ayaklanma havasının yayılmasına ve büyümesine yol açtı. 1898 ocak ayında başlayan ve aynı yıl temmuza kadar süren “Ekmek Ayaklanmaları” açlık sınırındaki İtalya’da sosyal eşitsizliklere karşı yaygın bir başkaldırıya dönüştü. Milano'da başkaldırı ordu güçlerinin katliamı ile bastırıldı.




Milano: Altta İsyancıların barikatları ve müdahale eden ordu güçleri. Üstte Milano'nun ünlü Duomo meydanında isyanı bastırmak için mevzilenmiş ordu güçleri

Palermo’da tarihe “Ekmek Katliamı” ve “Maqueda caddesi katliamı” diye geçen protestolar ise II. Dünya savaşı sırasında 19 ekimde 1944'de gerçekleşti. Aç ve umutsuz bir halk kitlesi, 1944 sonbaharında Palermo merkezinde Pretoria meydanında toplandı, valiliğe doğru yürüyüşe geçti. İşçiler, öğrenciler, işsizler ve evsizlerden oluşan kızgın bir kitle, savaş yılları boyunca yoksunluğun ve yoksulluğun altında ezilmiş, Amerikan ve İngiliz bombardımanı altında huzursuz ve bedbaht olmuş bir kalabalık, iş, ekmek, ve ev isteğiyle valiliği kuşattı. İtalyan ordusunun birdenbire kışladan çıkıveren Savoy bölüğüne bağı 50 silahlı asker, silahsız göstericilere ateş açarak meydanı kana buladı. 19 Ekim 2019 günü Palermo meydanında toplanan bağımsızlık yanlısı göstericiler, katliamın 75inci yılını birkaç ay önce anmıştı.

27 Mart 2020 Cuma

İTALYA DENEYİMİ: SAĞLIK ÇALIŞANLARININ KORUNMASI İÇİN SON UYARILAR

Çizme’de kıyım: Ölen Hekim sayısı 45

İtalya’da Covid-19 salgınında yaşamını yitiren doktorların sayısı 45’e tırmandı. Meslektaşlarının “cephe hastanelerinde yaşamını yitirmesine artık yeter!” diyen doktorlar, eksikliği gündemde olan profesyonel maskelerin bütün sağlık ekiplerine dağıtılması çağrısında bulundu.

Aile Hekimleri Federasyonu’nun 23 mart tarihli raporunda görev başındaki doktorların 5.200’ünün Covid-19’a pozitif, yaş ortalamasının 49, yüzde 65’inin kadın doktorlar ve hemşireler olduğu vurgulandı. Yaşamını yitiren doktorların yarısının ise genelde cephe hastanelerinde çalışan aile hekimleri olduğu belirtildi.

Covid-19’un çok sayıda ölümlere neden olduğu Bergamo ve Brescia şehirlerinde görev yapan bir grup aile hekimi, Radio Sole 24’e verdikleri bilgide, “İtalyan hükümeti adı geçen her iki şehirde 1.000 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Bu rakamlar, gerçeği yansıtmıyor. Ne yazık ki, her iki şehir ve çevre belediyelerde gerçek ölüm rakamları resmi rakamın yedi katı” diye duyurdu.

İtalya’nın farklı şehirlerinde Covid-19 salgını ile mücadele eden doktorlar, artık “kahraman” diye anılmak istemediklerine vurgu yaparak, riskle yüz yüze gelmemek için temel malzemelerin acilen sağlanmasını istedi. Doktorlar, geçtiğimiz günlerde dağıtılan maskelerin güvenilir olmadığını duyurdu.

İtalya’da Covid-19 krizi nedeniyle çeşitli hastanelerde hastalara yakın çalışan hemşirelerin yüzde 65’inin hastalandığı, bunların yerine alınan yeni mezun hemşirelerin ise hastalanmak ve ölüm korkusuyla çalışmak istemedikleri belirtildi. Deneyimli hekimlere yardımcı olmak için gönderilen yeni mezun doktorların da çalışmaktan çekindiği bildirildi. 

İtalyan hastanelerinde doktor ve hemşirelerin yanı sıra, yemek servisi yapan ve temizlik işleriyle uğraşan personelin de maske, eldiven ve el hijyeni yetersizliğiyle risk grubu içinde yer aldığına dikkat çekildi.

İtalyan doktorlar ve diğer sağlık personelinin yoğun çalışma temposu nedeniyle psikolojik desteğe gerek duyduğu, Milano Cattolica üniversitesinin aşırı yorgunluğa bağlı stres nedeniyle sağlık personelini psikolojik yönden desteklemek için bir projeyi hayata geçirdiği duyuruldu. Bu gergin ortamda geçtiğimiz günlerde iki hemşirenin yaşamına son verdiği de bildirildi.

Almanya’da Covid-19’a bağlı ölümlerin sayıca daha az seyretmesi konusunda Radio Sole 24’ün Almanya muhabiri şu bilgiyi paylaştı: “Almanya, Korona virüsle mücadelede farklı bir yöntem izliyor. Şu ana kadar Covid-19’a pozitif olan ya da olmayan herkese haftada 500 bin adet tanı testi uygulandı.

GHA İtalya/ Aslı Kayabal

23 Mart 2020 Pazartesi

İTALYA'DA SALGINDA ÖLEN HEKİM SAYISI 23'E YÜKSELDİ

İtalya hekim ölümleri 23’e tırmandı

İtalya’da Covid-19 salgınıyla mücadelede yaşamını yitiren doktorların sayısı 23’e tırmandı. Ulusal Doktorlar Federasyonu’ından yapılan açıklamada, Covid-19’a yenik düşen doktorların 11’i aile hekimi. Yaşamını yitiren hekimler listesinde en son Bergamo’da adli tabip olarak görev yapan Rosario Lupi’nin bugün vefat ettiği belirtildi.

Sardunya adasında Covid-19 salgınıyla mücadele eden doktorların yüzde 50’sinin virüs enfeksiyonu nedeniyle tedavi gördüğü, adada hastanelerin çökme noktasında olduğu,  Sassari ve Olbia şehirlerinde 120 doktorun Korona virüs enfeksiyonuna yakalandığı belirtildi.

İtalya’da hekimler, uygulanan burun boğaz testleri konusunda futbolculara öncelik tanındığını, doktorların futbolculardan sonra geldiğini, 23 meslektaşlarını görevleri başında kaybettiklerini vurguluyor. Hekimler ayrımcılığa son verilmesi çağrısında bulundu.

Öte yandan bazı süpermarketlerde, doktorlar, hemşireler ve sağlık sektöründe görevli teknik ekip için öncelikli kulvar sistemi devreye sokularak alışverişte öncelik ve kolaylık sağlama kararı alındı. 

GHA Milano/ Deniz Ateş
gercekhaberajans.blogspot.com

İTALYA: GENEL GREV ÇAĞRISI

İtalya'da fabrika işçileri 25 mart günü genel greve gidiyor Covid-19 salgınıyla mücadelede fabrikaların kapatılmasını savunan hükümet genelgesine karşı çıkan İtalya Sanayiciler Derneği üretime devam edilmesini savunuyor. Bunun üzerine metal, tekstil, enerji ve imalat işkollarındaki işçiler “can güvenlikleri” için 25 martta genel greve gitme kararı aldı. İtalya’da Giuseppe Conte başkanlığındaki hükümet, Covid-19 salgınıyla mücadelede “temel gereksinim malzemesi ” üretenler dışındaki bütün fabrikalarda üretime ara verilmesini öngören bir genelge yayımladı. Önceki gün kamuoyuna duyurulan genelgenin sınırları İtalyan Sanayiciler Derneği ile işçi sendikaları arasında tartışma konusu oldu. Genelgeye karşı çıkan Sanayiciler Derneği hükümetçe alınan “fabrika kapatma” kararını "abartılı" bulurken, işçi sendikaları hükümet kararına rağmen üretime devam etmeye zorlanan fabrikalarda 25 Martta 8 saatlik genel greve gideceklerini duyurdu. Cgil, Cisl, Uil gibi sendikaların öncülüğünde planlanan greve metal, tekstil, kimya, enerji ve imalat işkollarında çalışan işçilerin katılması bekleniyor. İşçiler hükümet genelgesine karşın çalışmaya zorlandıklarını belirtiyor. Covid-19’a bağlı ölümlerin 5500’ü aştığına dikkat çeken işçi sendikaları, sağlık ve yaşam güvenceleri için iş bırakacaklarını duyurdu. Brembo (otomotiv), Pirelli, Fincantieri ve FİAT genelgeye uyarak üretimi durdurmasına karşın Nutella’nın üreticisi Ferrero, çokuluslu makarna üreticisi Barilla, ve silah üreticisi bazı fabrikaların üretime devam ettiği bildirildi. Banka memurları da greve gidecek Fabrika işçilerinin yanısıra banka işkolunda çalışan emekçiler de greve gideceklerini duyurdu. Maske, el deterjanı ve eldiven gibi temel malzemeden yoksun çalıştıklarını söyleyen banka emekçileri, birçok meslektaşlarına uygulanan Covid-19 testinin pozitif çıktığına dikkat çekti. İtalya’da hükümetin temel gereksinim malzemesi üretmeyen bütün fabrikalarda üretimin durdurulmasına yönelik imzaladığı genelgeye karşın, İtalyan anayasasına karşı gelerek işçilerin can güvenliğini ve sağlığını çiğneyen Sanayiciler Derneği, ülkede tırmanan ölümler karşısında üç maymunları oynayarak, birçok fabrikada üretimin durmasına karşı çıkıyor. Sanayiciler, hangi fabrikanın yaşamsal açıdan gerekli maddeleri üretip üretmediği konusundaki kararın Valiler tarafından alınmasını savunuyor. GHA Milano/ Deniz Ateş 

16 Mart 2020 Pazartesi

Filonun hızı filodaki en yavaş geminin hızıdır (Martin Eden-Jack London)

Aşağıdaki önemli yazı, toplum ile birey arasındaki ilişkinin niteliğine ve kriz ortamında krizi yaratan etkenle yüzleşme zorunluluğuna işaret ediyor. 

Olağandışı koşullarda eşitlik arayışı
Koronavirüsün etkisiyle yaşananları ve kaçacak bir yerin kalmadığını Ekin Sönmez yazdı.

soL - Ekin Sönmez
Pazar, 15 Mart 2020 22:56

Koronavirüs sağolsun, bütün ayıplarımızı yüzümüze vurdu.

Kaçacak yer kalmadı.

Eğitimi beğenmeyip özel okula kaçmak, sağlığı beğenmeyip özel hastaneye kaçmak, sokakları beğenmeyip AVM’lere kaçmak, İstanbul’u beğenmeyip Datça’ya kaçmak, hatta ülkeyi beğenmeyip Avrupa’ya kaçmak… Hepsinin boşa düştüğü bir yüzleşme sağladı. İrili ufaklı tüm bu ayrıcalıkların kerameti söndü. Şimdi tüm beğenmediklerimiz için, olduğumuz yerde kalıp mücadele vermek zorundayız. Üstelik bunu, kaçabilenler ve kaçamayanlar, birlikte yapmak zorundayız.

Öfkemizi, korkumuzu ırkçı saldırılara dökmek de geçirmeyecek; virüsü kapacaksak muhtemelen en yakınımızdakinden, bize en çok benzeyenden kapacağız. Mecburen korkunun, çaresizliğin üstesinden gelmenin yolu neymiş onu öğreneceğiz.

Zenginlerimiz silahlanıp adalara yerleşedursun, koronavirüs salgını, takım oyununun bildik kuralını hatırlatıyor. Toplumumuzun en cahilimiz kadar bilinçli, en umursamazımız kadar sorumlu, en gevşeğimiz kadar disiplinli olduğunu gösteriyor. Beyaz yakalılar mavi yakalılar kadar güvende, her yere şahsi arabasıyla gidenlerin hayatı toplu taşıma araçlarının içi kadar temiz…

Sigara konusunda benzer uyarılar yapılır. Pasif içiciliğin kanıtlanmış zararları olmasına rağmen, “açık alanda bir şey olmaz”, “benim babam doksan yıl yaşadı bir şey olmadı” lafları uçuşur havada. Evet, toplum olarak meseleye tepkimizin zayıf olmasında, sigaraya ilişkin zararların bir virüs enfeksiyonu kadar hızlı ilerlememesi en önemli sebep. Ama diğer yandan sorumluluk duygusunu hissettiren kurallar, normlar yaygın değil. Aldırış edilmiyor.

Kaynakların çoğu koronavirüsün tüm dünyaya, hava soğudukça güneye, sonra tekrar kuzeye yayılarak devam edeceğine işaret ediyor. Belki bu süre içinde (ayları ve yılları kast ediyorum) ilaç, aşı vb. geliştirme çalışmalarının da sonuç vermesi ile birlikte, örneğin tüberküloz gibi, belli bir düzeye kadar kontrol edilebilen bir enfeksiyon olarak insan hayatında yerini alır. Yani koronavirüs enfeksiyonu insidansının (yeni vaka ortaya çıkma oranının) sıfırlanmasını beklememek gerek. Elimizdeki örnekler yeterince kanıt sunuyor. Kapitalist düzenin tüberküloz karşısında verdiği sınav da 2020 itibariyle oldukça başarısız. Ve böyle olmasının nedeni basilin “başarı”sından çok, toplumsal olarak mücadeleye yatkın olmayışımız. İşsizliğin, olumsuz barınma ve beslenme koşullarının, kötü havanın yaygın olması, basilin evrimleşme hızından ağır basıyor. Kimlerin tüberküloz hastalığını geçirdiğine bakacak olursak, sınıfsal eşitsizliklerin fotoğrafını görüyoruz. Eğer bir şekilde sınırlanması ve bir dengeye gelmesi mümkün olursa, korona için de muhtemelen bir benzeri söz konusu olacak.

Virüs sağolsun, şöyle bir tablo yarattı aslında: Hepimiz birbirimizi düşünmediğimiz sürece, hangimizin başına neyin geleceği belli değil. Ya da tersinden, kendimiz için istediğimizi herkes için istemediğimiz sürece o isteğin bir anlamı yok. Gerekçesi de vicdan ya da özgecilik gibi gelişkin duygular değil, bizzat sağkalım. Yine de bu tabloyu aşacaksak, pusulamız bugüne kadar geliştirdiğimiz kolektif vicdan olacak. Tarihte kolektif vicdanımızın gelişmesine en çok katkıda bulunmuş olanlara bakacağız. Örnek almak için, ve ayakta kalmak için.

Uygarlık eşitlikle gelişecek. Ya da doğa karşısındaki çaresizliğimiz galip gelecek.

Koronavirüs tezleri: Kriz koşullarında politika üzerine

Salgın ve karantina koşulları altındaki İtalya'dan gelen bu haber, sendikaların veya onları beklemesi gerekmeyen sınıf bilinçli işçilerin acil harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor.

Toplu çalışma yürütülen bütün işyerlerinde derhal iş durdurulmalı! Bütün çalışanlara 14 gün ücretli izin verilmeli.

Başta büyük şehirlerin kalabalık semtlerinde olmak üzere olası ağır koronavirüs olgularıyla karşılaşma tehlikesi düşünülerek yoğun bakım ve solunum desteği olanaklarına sahip salgın tedavi merkezleri kurulmalı! (İstanbul dahil büyük illerin hemen bütün ilçelerinde)

Bu merkezlerin kurulması için dağınık verimsiz ve plansız hizmet veren bütün özel sağlık kuruluşları derhal kamulaştırılmalı! Buralardaki hizmet olanakları ve kaynaklar toplumun hizmetine sunulmalı!
Savaşta cephede kurulan sahra hastaneleri gibi hizmet verecek bu merkezlerde virüs taşıyan, ağır hastalanan veya virüsü topluma bulaştırma riski olan herkes karantina altına alınmalı!

Salgın dışında nedenlerle sağlık hizmetine ihtiyacı olacak diğer nüfusa hizmet için, arta kalan özel sağlık kuruluşları kamulaştırılmalı ve bir plan dahilinde buralardan nasıl hizmet alınacağı halka duyurulmalı!

Salgının yaklaşan patlamasına karşı alınacak önlemlere bir savaş tatbikatı, bir sivil savunma harekatı gibi bakılmalı. Karantina, tedavi ve diğer olağanüstü durum sağlık hizmeti işlemleri gönüllü sağlık çalışanlarının katkısıyla, eğitilmiş halk gönüllüleri eliyle yürütülmeli!

Sağlık meslek örgütleri, sendikalar, halktan temsilciler, uygulamadan planlamaya her aşamada sürece dahil edilmeli!

Salgına hızlı ve etkili bir müdahale için birinci koşul, yapılacak uygulamanın kamu için ve kamu eliyle, ihtiyacı olan herkese bedel karşılığı gözetilmeden, eşit ve nitelikli yürütülmesidir. Bunun birinci koşulu ise özel hastane patronu Sağlık Bakanı'nın derhal istifa etmesidir.

Görev ve yetki sahibi olup da gerekli liyakat, eğitim, deneyim, bilgiden yoksun görevliler, cehalet ideolojileriyle şartlanmış makam sahipleri, gözleri özel çıkarlarının hırsıyla körolmuşlar derhal işbaşından uzaklaştırılmalı, çekilmeli, istifa etmelidir.

Hepimizi 1999 Depremi benzeri felaket görüntüleriyle toplum olarak karşı karşıya bırakmamak için, bu uyarıların dikkate alınacağını umuyoruz. Aksi halde toplum ile yönetici sınıf arasındaki bu frekans ayrışması, topluma çok acılı sonuçlarıyla zarar  verir, ama 1300-1900 arasındaki 600 yıllık dünya tarihini inceleyenler yönetici sınıfın ve zihniyetin de bu sonuçlardan muaf tutulamayacağını görecektir. Hadi hayırlısı!

GHA Yayın Kurulu


15 Mart 2020 Pazar

İtalya'da karantina altında işçi eylemleri

İtalya'da karantina altında işçi eylemleri:
İşçiler fabrikalarda iş bıraktı, protesto gösterileri yapılıyor

Cenazelerin iptal edildiği İtalya’da işçiler iş güvenliği olmadan çalıştırılmaya zorlanıyor. Ülke çapındaki işçi protestosunda işçilerin ortak seslendirdiği istem: “Herkes gibi güvence istiyoruz!”

İtalya, koronavirüs ya da yeni Covid 19 salgını nedeniyle ülke çapında karantinada. Kuzeyde Lombardiya bölgesinde koronavirüsüne bağlı ölümler 1016’yı aştı. Son rakamlara göre, 2214 yeni olgu, 1153 yoğun bakımda yatan hasta, 6650 tedavisi devam eden hasta ve 1258 iyileşen hastadan söz ediliyor.

Milano’nun başkenti olduğu Lombardiya bölgesi ciddi bir salgınla yüz yüze. Milano’da merkezdeki hastaneler, “Cephe Hastanesi” düzeyinde örgütlenerek bir tek korona virüslü hastaları kabul ediyor. Sacco, San Raffaele, Policlinicio di Milano, San Carlo, Niguarda gibi hastanelerin yoğun bakım üniteleri sınıra dayandı. Çevre belediyelerdeki hastaneler ise, korona virüsüne yakalanmayan ama başka hastalıklar nedeniyle tedaviye gerek duyanları kabul ediyor.

Cephe Hastaneleri’nde salgınlar konusunda deneyimli, yoğun bakımda temel hizmetleri verebilecek donanıma sahip doktor ve sağlık personeli görev alıyor. Ancak gece gündüz özverili biçimde çalışan hekimler, hasta sayısının birkaç gün içinde korkulduğu gibi tırmanması durumunda, yoğun bakım biimlerinin yeterli gelmeyeceğini duyurdu. Bu nedenle Wuhan örneğini model alan İtalya, Milano fuarının eski pavyonlarını 600 yatak kapasiteli, yoğun bakım  hizmeti verecek bir hastaneye çevirdi.

Karantina yaşamı İtalyanları eve hapsetti. Sağlık ve pazar alışverişi haricinde dışarıya çıkmak yasak. Giuseppe Conte başkanlığındaki hükümetin bilim insanları ile eşgüdümlü aldığı karantina kararları, virüsün yayılmasını önlemeyi hedefliyor. Ancak karantina paketinde İtalyan hükümeti, fabrikaların ve şirketlerin "güvenlik kurallarını dikkate alarak" çalışabileceklerini duyurdu.

İtalyan moda devi Cuccinelli, Armani, Milano’daki Rinascente mağazası, FİAT üretime ara vermesine karşın, kuzeyden güneye İtalya’da yüzlerce fabrikada işçiler çalıştıırılmaya devam ediliyor. Salgına bağlı tablo gitgide ağırlaşırken 13 Mart gününden beri ülkede birçok fabrikada çalışan işçiler, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı gerekçesiyle çalışmak istemediklerini dile getirdiler. Fabrikaların bahçelerinde düzenlenen kitlesel protestolarda işçiler, maskesiz ve el dezenfektanı olmadan çalışmaya zorlandıklarını, önerildiği üzere bir metre mesafe kuralına uyulmadığını duyurdular. İşçilerin toplu protestosunun ardından başbakan Giuseppe Conte, bugün üretime devam eden bütün fabrikalara virüse karşı hijyenik kit dağıtılacağı sözü verdi.

İtalya genelinde gerçekleşen protestolar, Conte hükümetinin fabrikalarda üretime sınır getirmemesinin ardından alevlendi. Yaşamın bütünüyle durduğu, cenazelerin ve evlilik törenlerinin bile iptal edildiği Milano’da fabrikaların ve bazı şirketlerin çalışanları çalışmaya zorlaması eleştirildi.

Milano yerel yönetimi, hükümete yaptığı çağrıda, virüsün yayılmasını durdurmak için, bütün işyerlerinin ve toplu taşıma araçlarının durdurulması gerektiğini açıkladı. Bilim insanları ve yerel yönetim işbirliğiyle getirilen bu öneriye Conte hükümeti kısmen onay verdi; hükümetin bu kararında, ekonominin duracağı kaygısını dile getiren işveren örgütlerinin baskısının etkili olduğu düşünülüyor.

Birçok fabrikada işçiler, hiçbir koruyucu önlem alınmadan nöbete zorlandıklarını dile getirdi. Kendiliğinden gelişen protestolarda, hem çalışma koşulları eleştiriliyor, hem de hükümetin her alanda yaşamı durdurmasına karşın fabrikalarda ve şirketlerde buna yanaşmamasına tepki gösteriliyor.

Fabrika işçilerinin ortak tepkisi şu: “Herkes gibi biz de güvence istiyoruz!”.

Milano, Mantova, Brescia gibi kuzey İtalya'nın büyük üretim merkezlerinin yanı sıra Umbria’da Terni, Sicilya’da Marghera ve Cenova’da da işçiler çalışmayı reddediyor. Protesto dalgasında işi bırakan ilk grup Milano Cormano’da Maden-İş sendikasına bağlı Bitron işçileri oldu. Radio Popolare’ye konuşan Bitron iş güvenliği sorumlusu Domenico Marra, “Bu ortamda çalışmak çok güç. Herkes birbirinin yüzüne dünya dışı bir yaratık gibi bakıyor” dedi. Otomotiv işkolu için malzeme üreten Bitron, 80 çalışanı olan bir fabrika. Marra korona virüsün başladığı şubat ayından bu yana işçiler için maske, el dezenfektanı ve eldiven istediklerini ama bir sonuç elde edemediklerini söyledi.

Karantina uygulamasında vatandaşlar arasında en az 1 metre mesafe gözetilmesine dikkat çekilmesine karşın, Bitron işçileri iş gereği yakın mesafede ve grup halinde çalıştırılıyor. Marra, “Hijyen kiti gelene kadar mücadelemiz sürecek. Salgının boyutu bizi ürkütüyor” diyor.

Yine Lombardiya’da bir başka önemli üretim merkezi olan Brescia şehrinde de fabrika işçileri iş güvenliği olmadan çalıştırılmaya zorlanıyor. Milano dışındaki birçok hastane gibi Brescia hastanesinde de yoğun bakım biriminde oksijen sağlayan cihazlar ve ventilatör noksanlığı yaşanıyor. Tırmanan salgın nedeniyle bu işçilerin hastalanması durumunda, hastaneler gerekli sağlık hizmetini vermeyi bu aşamada güvence altına alamayacak.

GHA Milano/ Deniz Ateş