19 Ekim 2010 Salı

GÜÇDER’DE ÖRGÜTLENEN TEKEL İŞÇİLERİ 4-C’NİN İPTALİNİ İSTEDİ

Tekel işçilerinin güvencesiz çalışanlarla birlikte kurduğu GÜÇDER, Anayasa Mahkemesi önünde bir basın açıklaması yaptı. 4-C’nin iptali yönünde karar verilmesi için mahkemeye dilekçe verdi. Çeşitli illerden Tekel işçilerinin katıldığı eylem öncesi polisin mahkeme binası önünde yoğun güvenlik önlemi aldığı görüldü.

İlk olarak İstanbul Tekel işçisi Metin Arslan bir konuşma yaparak fabrikaların kapatılmasına ve peşkeş çekilmesine itiraz ederek direnişe başladıklarını söyledi. Haklı mücadelelerinin Türkiye’de ve dünya kamuoyunda kabul gördüğü söyleyen Arslan, Danıştay’ın da hak vermesiyle hükümetin 4-C diretmesi karşısında bir kazanım elde ettiklerini belirtti.

4-C’nin iş güvenesi kaybı, ücret kaybı ve sendikasız çalışma anlamına geldiğini hatırlatan Arslan, “Anayasa referandumu sonrasına bırakılan 4-C maddesinin Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmesi meselesinin ahlaki ve vicdani anlamı, sosyal sorumluluğu büyüktür. Tekel işçilerinin beklentisi, Anayasa Mahkemesi’nin işçiler için olumlu olacak yönde karar vermesidir” dedi. Mahkemeye basın emekçileri aracılığıyla seslendiklerini söyleyen Arslan, iş güvencesi, yeterli ücret ve sendikanın “kazanılmış hak” olduğunu vurgulayarak Anayasa Mahkemesi’nin 4-C’nin özlük haklarında kayıplara yol açan maddelerini iptal edeceğini umduklarını söyledi.

Daha sonra Tekel işçileri Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na taleplerini dile getiren dilekçeleri ilettiler. İşçiler ile görüşen Anayasa Mahkemesi Başkanlığı Özel Kalem Müdürü, davanın henüz 1. rapor aşamasını tamamladığı, 2. raporun hazırlanması sonrası ancak Mahkemenin karar vereceği ve bu sürecin 3 ay ya da 1 yıl sürebileceğini söyledi. İşçiler de mağdur olduklarını ve işçiler lehine en kısa sürede karar verilmesi gerektiğini ifade ettiler.

Dilekçeler verildikten sonra GÜÇDER Başkanı Mithat Erkuş, Dernek Yönetim Kurulu adına hazırlanan basın açıklamasını okudu. Erkuş, özelleştirmeye karşı başlayan mücadelenin bunun en yakıcı sonucu olan güvencesiz çalışmaya karşı mücadeleye evrildiğini söyledi. Tek Gıda İş’in açtığı davalarla 4-C’ye başvuru süresinin uzatıldığını, ancak 4-C’nin yürütmesinin durdurulması talebinin “telafisi güç ve imkansız zararlar doğmadığı” için reddedildiğini hatırlattı. Bugün tazminat süreleri biten işçilerin bu noktaya geldiğini söyleyen Erkuş, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler, güvenceli çalışmanın sonuna kadar meşru bir talep olduğuna inanıyoruz. Devletin kendi işçisini işsizlik tehdidi ile güvencesiz çalışmaya zorlamasını kamusal sorumluluğa aykırı görüyoruz. Özelleştirmeyi her türlü ilkenin başında gören AKP hükümetinin bu sorumluluğu taşımadığını düşünüyoruz.”

Yargı kararlarının da desteğiyle 4-C’ye karşı direnmeyi başaran Tekel işçilerinin, kamuda güvencesiz çalışmayı sonlandırmak hedefiyle tüm güvencesizlerle birlikte mücadele etmeye karar verdiğini ifade eden Erkuş, örgütsüz ya da farklı sendikalara üye olabilen taşeron şirket işçileri, ataması yapılamayan öğretmenler, sözleşmeli çalışanlarla birlikte GÜÇDER çatısı altında güvencesizliğe karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.

Son olarak kapatılan belediyelerde çalışanların boş kadrolara atandığını hatırlatarak, bu hakkın herkese verilmesi gerektiğine dikkat çeken Erkuş, “AKP hükümeti, elektrik dağıtım şirketini, şeker fabrikalarını, PTT’yi, kamu bankalarını çeşitli yöntemlerle özelleştirmeyi gündemine aldı. 657 sayılı devlet memurları yasasını esnek ve güvencesiz çalışmayı kolaylaştıracak şekilde yeniden düzenliyor. Bu koşullarda yüz binlerce kamu işçisi ve kamu emekçisini ilgilendirecek Anayasa Mahkemesi kararının son derece büyük bir hassasiyet taşıdığını düşünüyoruz. Yürütmenin üzerinden attığı kamusal sorumluluğa yargının sahip çıkması gerektiğini hatırlatıyoruz. GÜÇDER’in bu davanın takipçisi olacağını ilan ediyoruz” dedi.

Erkuş, konuşmasının sonunda milli basketbol takımının kazandığı başarıyı tebrik ettikten sonra, Türkiye’de özelleştirmeler sonucu işten atılan işçiler açlığa ve sefalete itilirken, halkın ödediği vergilerle milyon dolarlarla transfer ücreti alan milli basketbolculara Başbakan tarafından verileceği söylenen kişi başına 1,5 milyon TL ve 500 altının hangi gerekçeyle, hangi kaynaktan verileceğinin açıklanmasını talep etti.