7 Kasım 2011 Pazartesi

BAYRAMDA GÖRÜNÜŞ


İlginç bir ülkeyiz vesselam. İşimiz, aşımız, cebimizde paramız, evimizde ısınacak gazımız, kömürümüz yoktur ama kurban kesmek için birbirimizle yarışımıza diyecek yoktur. Bir tarım ülkesiyizdir, en geniş otlaklar bizim ülkemizde vardır ama hayvancılığımız açgözlü vurguncularca çökertilmiş, dışarıdan hayvan dışalımına gider olmuşuz kaç zamandır. Yerli üreticilerimiz ise; kan ağlamakta, hayvan satım yerlerinde besi için giderlerini dile getirerek ne kadar zarar ettiklerini yana yıkıla anlatmaktadırlar. Yetkililerden ise tık yoktur. Bu konuda ortalıkta bir tek CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt üreticilerin sorunlarını sınırlı bir şekilde sahiplenmeye çalışmaktadır. Özetle AKP iktidarı ile birlikte ülkemizde tarım ve hayvancılık tam anlamıyla çökertilmiş bulunmaktadır.

Bayramın birinci günü ne sokaklarda gezmek olasıdır, ne özellikle de Marmara Denizi’ne bakmak. Hele televizyon ekranlarında bol bol verilen ve hayvanlara yapılan eziyeti görmek ise hepten yürek yakıcı ve mide bulandırıcıdır. Açık alanlardaki kesim yerleri savaş alanı gibidir. Çoluk çocuk onca vahşet görünümünün ortasında dolaşıp durmaktadırlar. Kimi kurban sahipleri ise çocuklarının büyüyen gözlerine ve korkularına bile aldırış etmeksizin onların alınlarına kurban kanı sürerek bir şeyler yapmaya çalışmaktadırlar ya; ne yaparlar bilinmez.

Yollar yine ana-baba gününe dönmüştür. Sanırsınız ki savaşa girmişiz. Ölenlerin, yaralananların, maddi zararlara uğrayanların sayısı bile belirsizdir. Sevinmesi gerekenlerin evlerine-ocaklarına acı düşmüştür. Bu görüntü hiç değişmez. İnsanlar ne uyarılara aldırırlar, ne de uyulması gereken kurallara uyarlar. Hız yüzünden ve hatalı davranışlardan kaza üstüne kaza yaparlar. Bu yüzden de yollar kan gölüne döner, bizim de her bayram acımıza acı eklenir. Televizyonlarda dinler, gazetelerde okuruz; bu bayram şu kadar kişi yaşamını yitirdi, şu kadar kişi de yaralandı diye.

Bayram öncesi tartışmalara ise diyecek yoktur. Sözde din adamları bir tartışma başlatırlar ki, demeyin gitsin. Sanki bu insanlar ne bu ülkede yaşamaktadırlar ne de olup bitenlerden haberleri vardır. İşsizlik, yoksulluk ülkede kol gezmektedir ama onlar yine de kurbanın kurban olduğu, bu ibadetin de mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini vaaz edip dururlar. Öyle ki, bunlar yüzünden, bunların aymaz baskıları yüzünden insanlar borç harç bulup kurban kesmek zorunda kalırlar. Bazı kendini bilir inanç sahibi kimselerse kurban kesmek yerine yardım yapmanın gerekliliği üzerinde görüş belirtirler. İşte bu andan itibaren deprem kopmuştur. Vay sen misin bunu söyleyen, hiç yardım kurbanın yerini tutar mıymış, onun yeri ayrı, bunun yeri ayrıymış. Kurban Allah’a olan borcumuzun yerine getirilmesiymiş ki, kesilmez de yardım yapılırsaymış ibadette yerine getirilmez sayılırmış.

Gerçekten de bu kimselerin aklına şaşmamak olası değil. Kurban olayının bunlar tarihçelerini bile bilmedikleri halde, hurafe ve uyduruk bilgilerle ortaya çıkıp ulemalık taslamaktadırlar. Daha da önemlisi bu hep önemli zatlar olduklarını topluma duyumsatmak için bu yollara başvururlar. Haklıdırlar da. Son zamanlarda AKP iktidarının güç kazanması ile birlikte imamından bilmem kimine kadar toplumun akil adamları olup çıkmışlardır. Bu iktidar ki, neredeyse her ailenin bir aile hekimi olduğu gibi bir imamı olsun diye bile düşünmektedir. Kurban konusunda yürütülen tartışmalara o çok iyi bildiğimiz her türlü rezalet programlarla yığınların kafalarını ütüleyen yalaka basın bir Müslüman, bir Müslüman kesilir ki, bunları tutana aşk olsun. Kanallarına bulup getirdikleri bu tipler “haram” kurban üzerine verirler veriştirirler. Onları dinleyenlerin ise vay hallerine. Çünkü ülkemizde ve diğer kapitalist ülkelerde haram dizboyu iken bu çokbilmişlerin akıllarına bir kez olsun bunlar gelmez bile. Özetle sistemin adamları olup çıkmışlardır. Sesleri de bulundukları yerden ve egemenlerin adına çıkar. Durumun içler acısı halini gören kim dürüst inanç sahibi kimseleri bile bunlar deli dana gibi çiğneyip geçerler.

Sonuç olarak İslam dünyası bir kurban bayramı daha karşılıyor. Ancak görüntü hiç de insanın içine sinecek gibi değildir. Din adına emperyalistlerle işbirliği yapıp ülkelerinin işgaline sebep olanların günah ve sevap üzerine söz söylemeye hakları olabilir mi? Ülke insanlarının açlık ve yoksulluğunu hiç dikkate almadan vaaz edip duranların hiç insanlara olumlu şeyler söyleyebileceğine inanmak olası mıdır? Örneklerimizi çoğaltabiliriz. Ama gerek yoktur. Çünkü görünen köy kılavuz istemeyecek denli meydandadır. Bu çevrelerin de gerçek yüzleri apaçıktır. Dolayısı ile toplumun bunlardan akıl almaları da gerekmez. Hele siyasallaşıp AKP iktidarının hizmetine girenlerden toplumun öğreneceği din adına olmazsa ne adına olursa olsun hiç mi hiçbir şey yoktur.

Bu yüzden; sapkın ve kafalarının içi hurafe dolu kimselerden kimse doğru bir şey öğrenemez.

Bu gerçeği anımsatarak halkımızın güzel günler görmesi dileğini yineliyor, bunun da ancak kendi ellerinizle olabileceğini bir kez daha anımsatıyor, yazımızı Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitiriyoruz.


TÜRKİYE İŞÇİ SINIFINA SELAM

Türkiye işçi sınıfına selam!
Selam yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selam!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günler ellerinizdedir,
haklı günler, güzel günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri



TURGUT KOÇAK (TSİP GENEL BAŞKANI)