6 Nisan 2010 Salı

BURJUVA POLİTİKACILARININ SİYASET YASAKÇILIĞI

Burjuvazinin siyaset anlayışının, siyasetin dar ve seçkin mahfillerde yürütülmesini esas aldığı biliniyor. Monarşik ve otokratik rejimlerden nisbeten demokratik görünümlü rejimlere kadar bütün kapitalist ülkelerde, politikanın çalışan halk yığınları adına ama halk olmadan politikacılar tarafından yürütülmesinin öngörüldüğü görülür. Ne var ki kaderleri ve hayatları hakkında karar verilen emekçi kitleler, siyaset yapma yani kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip çıkmaya çabaladığında, yani demokrasi talep ettiğinde, işler çatallaşır. İşçi sınıfı ve emekçi kitleler için demokrasi, kendi kaderini tayin etme hakkının elde edilmesini istemekten, siyasete burnunu sokma çabasından başka bir şey değildir. Tam da bu nedenle, işçiler için siyaset, dar ve seçkin mahfillere, parlamentoların kapalı kulislerine ve erişilmez duvarlarının ardına hapsedilemeyecek bir mücadele konusudur. İşçiler için siyaset, şu halde, bütün topluma maledilmesi gereken bir hakkın dile getirilmesidir.

Burjuva politikacılarının siyaset anlayışı, siyasetin topluma yasaklanmasını öngörür. Siyaset yasakçılığı bir burjuva ilkesidir. Tam da bu nedenle, Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal, “kışlaya-adliyeye” siyaset yasağını savunmakta birleşir (Cumhuriyet, 20.03.2010, sf.4). İşyerlerine, sendikalara, derneklere, sokak ve meydanlara, okullara, polise siyaset yasakçılığı da burjuvazinin her daim savunduğu bir ilkedir. Genel ve eşit oy hakkına dayanan parlamenter demokratik cumhuriyet, burjuvazi için daima zoraki bir tercihtir, kitleler sessizce boyun eğdirildikleri sürece katlanılan, kitleler kendi kaderlerine sahip çıkmak için demokratik hak ve özgürlüklerden yararlanmaya yöneldikleri takdirde kısıtlanmak ve yasaklanmak istenen bir tercihtir. Faşist darbeler, şeriat ve saltanat rejimi özlemleri, siyasal gericilik eğilimleri, demokratik cumhuriyeti bu nedenle boğmak ve kurban etmek ister.

İşçi sınıfı siyasal hareketinin tercihi ise başka türlüdür. İşçi sınıfı siyasal hareketi, siyaset hakkının genelleştirilmesini ve bütün topluma maledilmesini savunur. Siyaset yasakçılığına karşı çıkar. İşçilerin sınıf çıkarları, siyasetin bütün topluma, kışlalara, fabrikalara, okullara, devlet bürokrasisinin bütün kademelerine, sokaklara ve meydanlara, sendikalara ve derneklere girmesinden yanadır.