19 Haziran 2014 Perşembe

IŞİD MUSUL KONSOLOSLUK BASKINI

HERKESİN BİLDİĞİ AMA SÖYLEMEDİĞİ GERÇEK:
IŞİD KARARGAH MERKEZİ: ANKARA

Irak-Şam İslam Devleti isimli terör örgütüne bağlı çetelerin TC Musul Konsolosluğu’na yaptıkları baskının üzerinden günler geçtiği halde, rehin altına alındığı söylenen diplomatların, konsolosluk görevlilerinin ve diğer TC yurttaşlarının durumuyla ilgili belirsizlik devam ediyor. Soru işaretleri, rehinelerin neden, nasıl ve kimler tarafından hangi koşullarda IŞİD tarafından teslim alındığı, neden direnme gösterilmediği, Türk hükümetinin neden gelişmeleri önceden haber aldığı halde herhangi bir önlem almadığı, neden sessizce izlemekle yetindiği konularında yoğunlaşıyor. Dışişleri Bakan yardımcısı Naci Koru, bugün yaptığı açıklamada, konsoloslukta “49 insanın rehin alındığını düşünmüyoruz. Eğer rehin alınsaydı, oturulur pazarlık yapılırdı. Karşılığında bir şey isten insanlar yok. Yakın ülkelerle istihbarat işbirliği var” dedi. Bu açıklama konsolosluk baskını denilen olayın Türk hükümetinin gözetimi altında gerçekleşen muvazaalı bir harekat olduğunu düşündürüyor. Son bir yıldır Suriye’ye yönelik gayri nizami harp harekatında Türk subaylarının ve MİT bağlantılı grupların, IŞİD unsurlarını himaye ettiği, silahlandırdığı, lojistik destek verdiği biliniyordu. Türk sınırına yakın ve Türk toprağı sayılan Süleyman Şah türbesindeki askeri birliğin muvazaalı bir saldırıya bizzat Türk hükümeti nezaretinde maruz bırakılması ve bu yolla Suriye’ye yönelik bir Türk ordu harekatının planlandığı ses kayıtlarının ortaya çıkmasıyla anlaşılmıştı. Aynı bölgeye silah, cephane ve gıda yardımının IŞİD bayrakları gölgesinde yürütüldüğü ise fotoğraflarla belgelenmişti. IŞİD örgütünün Türk hükümeti ve MİT tarafından yönetildiği anlaşılmıştır. Konsolosluk baskını ve rehin alma görünümü altındaki IŞİD operasyonu, eğer muvazaalı bir harekat ise, Türk Hükümeti neden bunu yapmış olabilir? Yanıtlanması gereken soru budur!
 
UYUYAN HÜKÜMET Mİ MUHALEFET Mİ?
 
Irak-Şam İslam Devleti denilen paralı asker çetelerinin Musul’u ele geçirmesi, TC Musul Başkonsolosluğu’na saldırması, Konsolos ile birlikte çok sayıda görevliyi rehin alması haberleri duyulur duyulmaz, Türkiye içindeki muhalefetin kafa karışıklığı bir kez daha ortaya çıktı. IŞİD’in TC Musul konsolosluğuna saldırısına ve konsolosluk görevlilerinin rehin alındığına dair haberler, “hükümetin gafleti, tedbirsizliği, uykuda olması” gibi açıklamalarla anlatılamaz. Saldırı TC hükümetinin bilgisi dahilinde yapılmış olmalıdır. Amaç IŞİD’in Bağdat hükümetine ve Şiilere yönelik saldırısında Türk hükümetinin suç ortaklığının ve azmettiriciliğinin maskelenmesini amaçlayan bir örtülü operasyondur. Nitekim Türk hükümeti olayı önceden bildiğini ve askeri gelişmelerin kendi kontrolü altında yürüdüğünü belli eden “fazlasıyla soğukkanlı” açıklamalar yapıyor. Türkiye’de jandarma ve polis öldürdüğü için tutuklu IŞİD üyesi teröristlerin salıverilmesi olasılığı da Nisan 2014’de yapılan MİT yasası değişikliği ile adrese teslim hazırlanmış bir kurtarma operasyonunun bu çerçevede planlandığını gösteriyor. CHP milletvekili Hurşit Güneş son derece haklıdır: Ankara’da Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Dışişleri Bakanı vs. üst düzey devlet yetkilileri tarafından yapılan “güvenlik zirvesi”, IŞİD karargah toplantısıdır. Türk hükümeti, Türk Ordusu’ndan subaylar ve assubaylar, IŞİD harekatının içindedir, başındadır. Türk Hükümeti ve Türk Ordusu, IŞİD operasyonlarının politik ve askeri sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır.