TAŞERON
ÖLÜMDÜR, YASAKLANSIN!
Çukurova
Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Poliklinikleri önünde bir araya
gelen sağlık çalışanları adına basın açıklaması yapıldı. Adana Tabip Odası
Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Özalevli
tarafından okunan açıklamayı aşağıda sunuyoruz.
Soma’da
resmi rakamlara göre 301 maden emekçisinin hayatını kaybettiği büyük işçi
kıyımının üzerinden bir ay geçti. Bir kez daha gördük, sermayenin sınırsız kar
hırsı işçilerin kanıyla, canıyla palazlanıyor. Bir kez daha gördük, sınırsız
kar hırsı taşeron düzeniyle katmerleniyor.
Yıllar önce Sağlık Bakanlığı bir taşeron
bakanlığına çevrilirken bizler bu kuralsız, güvencesiz çalıştırma biçimine
itiraz etmiştik. Hükümetin Sağlıkta Dönüşüm programına karşı verdiğimiz uzun ve
meşakkatli mücadelenin sloganlarından birisi de “Sağlıkta taşeron ölüm
demektir” idi. Gelinen noktada taşeron çalışma Türkiye’de çalışma hayatının
kanayan bir yarasına dönüştü. Yıllardır inşaatlarda, tersanelerde gün be gün
gelen iş kazaları haberleri ve son olarak Soma’da her birimizi yasa boğan 301
insanımızın hayatına mal olan katliam itirazımızın ve tespitimizin haklılığını
bizlere gösterdi.
Biz sağlık örgütleri yaşanılan tüm
facialardan sonra bu vahşi ve kuralsız çalışma düzeninin ortadan kaldırılması,
taşeron çalışmanın yasaklanması sonucunu çıkarttık. Fakat hükümet bu manzaradan
aksi bir sonuç çıkararak taşeronu kaldırmak yerine başta kamu hizmetleri olmak
üzere yaşamın her alanında yaygınlaştıracak bir yasayı gündeme getirdi. Bakanlar
Kurulu tarafından 30 Mayıs’ta içinde maden işçilerinin çalışma koşulları ve
“alt işveren” uygulamasına dair düzenlemelerin yer aldığı “İş Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı” olarak geçen bir “torba yasa” TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na
gönderildi.
Söz konusu yasa taslağında maden işçilerinin
çalışma koşullarına dair kısmi iyileştirmeler bulunmakla beraber 650 bini
kamuda çalışan 1 milyon yüz bin taşeron işçiyi ilgilendiren çalışma yaşamına
dair düzenlemeler de bulunuyor. Tasarı taşeron işçilerin iş güvencesi, işçi
sağlığı güvenliği sorunları ile sendika ve toplu sözleşme hakkına dair yaşadığı
sıkıntıları çözmek yerine kamu kurumları başta olmak üzere her alanda taşeronun
önünü açacak nitelikte düzenlemelere sahip. Yasaya dair temel itiraz noktaları
üç işçi konfederasyonu tarafından hükümete iletilerek bu konuda kısmi geri adım
attırılması sağlandı. Fakat yasanın ruhunu oluşturan taşeron çalışmayı kamuda
başat çalışma biçimi haline getiren düzenlemelerde bir değişiklik yok.
Bu düzenlemeden en çok da 150 binden fazla
taşeron işçi ile sağlık ve sosyal hizmetler alanı etkilenecek. Sağlıkta dönüşüm
programı ile sağlık hizmeti paralı hale getirilip, özelleştirilmişti. Bu
piyasalaştırma dalgası sağlık emekçilerinin güvencesizleştirilmesiyle kol kola
yürümüştü. Şimdi çıkarılmak istenen yasa ile sağlık emekçilerinin geleceği ve
halkın sağlığı taşeron şirketlerin insafına terk ediliyor.
Yeni yasayla iktidar taşeron çalışmayı
yerleşik hale getiriyor, yıllardır sağlık alanında tümüyle yasadışı biçimde
yaygınlaştırılan taşeronlaştırmaya yasal kılıf hazırlanıyor. Bu Yasa tasarısı
ne anlama geliyor?
Yıllardır taşeron işçiye müjde, kadro
haberleri ile gündeme gelen yasada taşeron işçilerin iş güvencesine dair hiçbir
düzenleme yok. Kamuda çalışan işçilere kadro söylentileri ile pazarlanan yasada
buna dair hiçbir ifade yer almamaktadır.
Yasa, taşeron işçilerin her işçinin iş
kanunundan doğan mevcut haklarını bir yenilikmiş gibi sunarken, başta sendika
ve toplu sözleşme hakkı olmak üzere taşerona karşı temel savunma araçlarını da
ellerinden alınıyor almaktadır.
Yasa taşeron işçilerin kadro ve iş
güvencesine dair temel umudu olan muvazaa tespitini uzatarak zorlaştırıyor.
Yasa
ile birlikte sağlık çalışanları açlık sınırı altında sendikasız bir şekilde
çalıştırılmaya devam edecek, iş güvencesinden mahrum kalacaktır.
Yasa ile birlikte sağlık hizmeti üretim
süreci ihale masalarının konusu olacaktır. Çünkü hastanelerin
dezenfeksiyonundan, servis hizmetlerine, tıbbi sekreterlikten laboratuvar
hizmetlerine kadar tüm hizmetler ihaleye çıkarılacaktır. Tek amaç, ucuz ve
güvencesiz işçiliktir. Her şey “maliyet unsuru”!
Çok tehlikeli iş yeri statüsünde olan
hastanelerde, iş güvenliği önlemleri kâğıt üzerinde bırakılıyor. Taşeron
şirketlerin keyfi bildirimleri esas alındığı için birçok işyerinde sağlık
hizmeti veren emekçiler sağlık çalışanı olarak tanımlanmıyor. Özel koruma ve
çalıştırma düzeneklerinden yararlanamıyor.
Sağlık çalışanlarının geleceği ve hastalarımızın
sağlığı taşeron şirketlerin üç kuruşluk karı için akıl almaz oyunlarına kurban
ediliyor.
İktidarı döneminde taşeron işçi sayısını
neredeyse on katına çıkaran AKP hükümeti, Türkiye’yi bir taşeron cumhuriyeti
yapmak için bir adım daha atmıştır, bu uğurda halkın sağlığını tehlikeye atacak
kadar da gözünü karartmıştır.
Bizler
bu ülkede sağlık ve sosyal hizmeti üreten emekçiler olarak insanca yaşam ve
güvenceli iş talebimiz için mücadeleye devam edeceğiz. Halkın sağlık ve sosyal
hizmet hakkı için ve biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca
koşullarda yaşayıp çalıştığı bir ülkede yaşamak için AKP’nin torba yasasına ve
sağlıkta taşerona hayır diyoruz!
İNSAN
İHALEYLE ÇALIŞTIRILMAZ!
SAĞLIKTA
TAŞERON OLMAZ !
Devrimci
Sağlık İşçileri Sendikası
Sağlık
ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Türk
Tabipleri Birliği
Türk
Dişhekimleri Birliği
Türk
Hemşireler Derneği
Ebeler
Derneği
Sosyal
Hizmet Uzmanları Derneği
Türk
Medikal Radyo Teknoloji Derneği