1
MAYIS’IN
BUGÜNKÜ ANLAMI VE KAPSAMI ÜZERİNE
BUGÜNKÜ ANLAMI VE KAPSAMI ÜZERİNE
1 Mayıs’lar Türkiye’de sosyalist
hareketin ve işçi sınıfının gündeminde her zaman toplumsal ve politik açıdan
önemli günler oldu. Uluslararası hareketle birleşerek oradan güç devşirme,
politik ve ideolojik kimlik beyanı üzerinden sosyalist kadroların ve
etkiledikleri kitlelerin örgütlü irade etrafında konsolidasyonu, burjuva
hükümetlerle ve devletle siyasal hesaplaşma, sınıf mücadelesinin gündemini
kitlelere taşıma, sınıf mücadelesine sosyalist siyaseti aşılama, propaganda,
devrim provası gibi nitelikler 1 Mayıs’lara yakıştırıldı.
Dünya çapında en büyük 1 Mayıs
gösterilerinin yapıldığı merkezlerin başında İstanbul Taksim 1 Mayıs alanının
gelmesi bu açıdan dikkat çekicidir. Sosyalist ve devrimci hareketimizin görünür
politik ve toplumsal etkinlik düzeyini kat kat aşan, belki de gizilgücünü
(potansiyel kapsamını) gösteren bu durum, Türkiye’nin emperyalist zincirin
zayıf halkalarından biri olduğu ve devrimci durumun baş gösterebileceği ülkeler
arasında ön sıralarda yer aldığı tezlerini doğrular gibidir.
Türkiye 1 Mayıs’larının
gelenekselleşmiş özelliklerinden biri,
İstanbul Taksim alanına egemen olma çabalarının her 1 Mayıs günü zirveye
çıkmasıdır. Bu boşuna değildir, zira Taksim İstanbul’un hatta Türkiye’nin siyasal
akropol (siyasal iktidarın simgesel zirvesi) haline dönüşmüş meydanıdır ve
tarihte binlerce kez tanık olunmuş akropolü ele geçirme kavgası burjuvazinin
devlet güçleriyle girişilen şiddetli bir mücadeleye sahne olan bu meydan
çevresinde de 37 yıldır devam edegelmiştir. Taksim alanına egemen olma kavgası,
alanın isminin 1 Mayıs Alanı olarak konulması dahil ideolojik ve siyasal
bütün cephelerde sürmüştür.
Burjuvazinin farklı hükümetlerinin on
yıllardır 1 Mayıs gösterileri karşısında kapıldığı telaş, yasaklamalar, baskı
ve tutuklama kampanyaları, toplu katliam, polis şiddeti ve provokasyon
denemeleri işe yaramamış, tersine her engelleme girişimi bir sonraki 1 Mayıs’ın
daha büyük bir meydan okumaya dönüşmesini engelleyememiştir.
2010’lu yıllar itibarıyla varılan
bugünkü aşamada, Taksim Meydanı “1 Mayıs Alanı” olarak işçi sınıfı
hareketinin ve solun kazanımları hanesine yazılmış bulunuyor. Bu kazanımın 37
yıllık zorlu bir mücadele ve onlarca can fedası pahasına gerçekleştiği
unutulmamalıdır.
Öte yandan, burjuvazinin siyasal
egemenliği süregitmektedir. Bu tarihsel koşullardan hareketle yaklaşıldığında,
1 Mayıs’a ilişkin kazanımlarımızın gözleri karartmaması, bugünkü görevlerimize
ilişkin tutarlı bir bakışa engel olmaması beklenir. Nitekim burjuvazinin siyasal
egemenliğinin devam ettiği koşullarda ülkenin siyasal akropol simgesi meydanını
bir günlüğüne ele geçirmiş olmamızın önemi olsa da, bu önem esasen akropolü
fethetmenin kapsamı, kalıcılığı ve ülke çapındaki sınıfı mücadelesinin
nihai zaferine kadar yaygınlaştırılabilme niteliği tarafından belirlenecektir.
Aksi takdirde burjuvazinin karşı saldırıya geçmek için duraksamayacağı, bütün
fırsatları kullanacağı, her türlü yönteme başvuracağı bellidir.
Bırakalım bir günlüğüne Taksim
Alanı’nı ele geçirmeyi, dünyanın üçte birinde sosyalizmin bayrağının muzaffer
yükselişinin üzerinden daha 40 yıl geçmeden, sosyalist sistemin bile
burjuvazinin uluslararası saldırısı karşısında nasıl tutunamayıp yıkıldığını ve
ele geçirilen iktidar mevzilerini yitirdiğini unutmuş olamayız.
İşçi sınıfı hareketi ve örgütlü
sosyalist siyasal güçler hem dünyada hem ülkemizde 37 yıl öncesine göre daha
geriye düşmüş bulunmaktadır. Şu halde, bugünkü tarihsel koşullarda, 1 Mayıs’a
ilişkin görevlerimizin anlamı ve kapsamı üzerine yeniden düşünmeye başlamamızın
zamanıdır.
1 Mayıs 2013’de işçi sınıfı
hareketinin ve devrimci sosyalist siyasal güçlerin yeni bir başlangıç yapması
zorunludur. 38
yıl önce kitlesel toplantılarla ve mitinglerle başlatılan süreç 1 Mayıs Alanı
olarak Taksim’in kazanılmasıyla son bulmuş olsa da bu kazanım işçi hareketinin
gündemindeki ağır sorunların ve zorlu görevlerin üstünü örtmemelidir. İşçi
hareketi bugün ağır bir saldırı altındadır. Üstelik bu saldırı halkın tamamını,
ülkeyi ve bölgeyi hedef alan büyük bir emperyalist saldırıyla kolkola
yürümektedir. Sendikaların tabanı ve örgütlü mücadele güçleri aşınmıştır,
tavanları ise işçi düşmanlarının (ve en iyimser değerlendirmeyle işçi sınıfının
akılsız titrek dostlarının) elindedir. İlerici yurtsever sol güçler, işçi sınıfı
sosyalizmi, siyasal gücünden ve toplumsal etkisinden çok şey yitirmiştir.
Bugünkü tarihsel koşullarda görev, işçi sınıfı hareketinin diri ve örgütlü
odaklarına, mücadeleci işçi havzalarına güç vermek, işçi sınıfı hareketinin
acil gündemine sahip çıkmak, ilerici yurtsever sol güçlerin ve işçi sınıfı
sosyalizminin buralardan hareketle taş taş örülmesine öncülük etmektir.
1 Mayıs 2013’de yeni bir 1 Mayıs
geleneğini başlatmak üzere kolları sıvama çağrısı yapmalıyız!
Kıdem tazminatı hakkının gasbedilmesine
karşı, işsizliğe karşı, taşeron düzeninde çalıştırılmaya karşı, iş güvenliği
için, çalışma saatlerinin kısaltılması için, sendikal örgütlenme hakkına sahip
çıkmak için, emeklilik haklarımızın korunması ve geliştirilmesi için, işçi
düşmanı–halk düşmanı–ülke düşmanı AKP hükümetinin acilen yıkılması için 1 Mayıs
bayraklarımızı işçi havzalarından yükseltelim!
1 Mayıs geleneğini görev savma ve
kolaycılık şampiyonlarının elinden kurtaralım!